O füze bataryası vurulacaktı!
Yaz tatiline girmeye hazırlanan TBMM'de, iktidar kulisindeyiz. Telefonlar susmak bilmiyor. Adana, Gaziantep, Kilis, Osmaniye, Şanlıurfa'dan arayan arayana. Milletvekilleri, bir yandan vatandaşın "Ne olacak?" sorusuna cevap vermeye diğer yandan jet krizinin arka planını öğrenmeye çalışıyor. Yöre esnafı tedirgin. "Aman çatışma çıkmasın, işlerimiz durur!" diyor. İşte bu mesaj trafiği Ankara'nın, Esed rejiminin saldırganlığına karşı vereceği tepkinin ana hatlarını belirliyor...
"Ekonomi boyutu, terör riski, Müslüman ülkeyle çatışma ihtimali, Ortadoğu dengeleri, Türkiye'nin bölgesel imajı, Esed'i destekleyen ülkelerin hesabı" ayrı ayrı masaya yatırılıyor. Son 72 saat içinde gerek Başbakanlık'ta gerekse Genelkurmay'da stratejik analizler de yapılıyor. Kimliği belirli, silahsız Türk keşif uçağını düşmanca tutumla vuran füze bataryalarının nokta operasyonla imha edilmesi seçeneği bile değerlendiriliyor! İşte burası çok önemli. "Tetiği çekeni değil çektireni gözeten bu yaklaşım" anlık tepki verilmesi yerine soğukkanlı tavır almayı gerektiriyor. "Esed'in ve arkasındaki güçlerin oyun planını bozalım. Yerini, zamanını ve yöntemini bizim tayin edeceğimiz misillemeye hazırlanalım" görüşü ağır basıyor.
Şu bir gerçek ki Türkiye ile Suriye arasında bir savaş muhtemelen kısa süreli olur ama etkileri yıllarca sürer.
Tabii meselenin bir de iç yönü var...
Netice olarak...
1- Suriye, vurulmasına vurulur da açtığı yara derin, tedavisi uzun süreli olur.
2- İslam ülkeleri ve Arap toplumuyla kurulan bağlar zedelenir.
3- Türkiye-Rusya ilişkileri tümüyle Şam'ın ipoteğine girer.
4- Başkanlık seçimlerine kilitlenen ABD yönetimi, sadece "sert mesajlar verir", gerisini getirmez.
5- Libya faturasını henüz ödeyemeyen NATO, Suriye'de cephe açmaz ve Türkiye'ye karşı ikircikli pozisyon alabilir.
Sözün özü...
Büyük devlet; yapılanı, yapanın yanına kâr bırakmaz. Sadece uygun anı ve zemini bekler!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.