Yürü-me, bölün-me ikilemi!

Sonradan anlaşılmıştı... "Cumhuriyet Mitingleri" de Tekel işçilerinin eylemi de masum duyguların istismarı, makul taleplerin manipülasyonu idi. Gizli eller tarafından fırsata dönüştürülmüştü.
Şimdi sırada 29 Ekim kutlamaları mı var?
Acaba, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, "Valilik istihbarat aldı" dediği, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, "Bazı sivil toplum kuruluşlarının Ortadoğu'daki hareketlere özenerek Türkiye'yi krize sokmaları ve bazı siyasi partilerin bunu sahiplenmeleri doğru değildir" diye işaret ettiği tablo, 2007'deki senaryonun güncel versiyonu mu?
Ankara'da siyaset üretemeyen, alternatif olamayan, umut veremeyen siyasilerin, sokağı kullanmaları hem içine düştükleri sarmalın resmidir hem de tehlikeli tırmanıştan medet ummanın göstergesi...
Cumhuriyet üzerinden "ayrıştırma planı" birilerine kısa vadede kazandırsa da uzun vadede kaybettirir.
Ama bütün bunlara rağmen...
Bayramı isteyen, istediği gibi kutlayabilmeli.
Hatta, "Ben yürüyeceğim" diyenlere de kolaylık sağlanmalı. Sağlanmalı ki toplumsal karşılıkları net olarak görülsün. Küçük ama etkili zinde güçlerin ellerindeki son malzeme de tükensin, zihni bölünmeyi derinleştirme hevesleri kursaklarında kalabilsin!