SPK'da aslında ne oldu?
Siyasetçi bir kez yol açtı mı gerisi gelir. Partisi ve ideolojisi ne olursa olsun sonrakiler de aynı yoldan yürür. Bu, dün de böyleydi bugün de böyle... Kemal Derviş, bir gece yarısı operasyonu ile o zamanki BDDK yönetimini henüz görev süresi dolmadan değiştirmişti. Sonra davalar açılmış, kimi yeniden BDDK üyeliğine dönmüş, kimi tazminat almıştı. İlk bakışta SPK'da olan da 11 yıl öncesinden pek farklı değil. Bir gece yarısı önergesi ile SPK Başkanı Vedat Akgiray ve kurul üyeleri açığa çıkıverdi. Geçmişten alınan dersle onlar için özel müşavirlik kadrosu ihdas edildi ve olası hukuki ihtilafın önüne geçilmeye çalışıldı, o kadar.
***
İlkesel bazda bakılacak olursa, idari ve mali özerkliği olan kurullara bu tarz müdahaleler doğru değil. Ama SPK özelinde olayın derinine inince durum değişiyor. Bu noktadan hareketle gerek SPK gerekse özerk kurullar için şu tespitler ön plana çıkıyor:
* "Davul siyasetçinin sırtında, tokmak bürokratın elinde" modeli, AK Parti döneminde kabul görmedi. Hep ara formül arandı.
* Bir kurumun özerkliği, topluma sağladığı fayda ile ölçülür. Kuruma devredilen yetki, sadece bürokratik manivela için kullanılıyor, geniş kitlelere yarar sağlamıyorsa, orada sürprize açık durum var demektir.
* AK Parti hükümetleri, SPK için ideal yöneticiyi de bir türlü bulamadı. Kurul ya siyaseten "farklı uçlara savruldu" ve çatışmalar yaşadı ya da "makul" diye önerilenler o işin adamı çıkmadı.
* SPK, yer yer "etik" sorunlarla da boğuştu. Kurul üst yönetiminde bazı isimler şeffaf ve hesap verebilir olmaktan uzaklaştı. Kurumda ise nitelik değil giderek nicelik ağır bastı.
* Özerk kurullar piyasa ve siyasetçi ile ilişkilerin sınırını da çoğu kez doğru tayin edemedi.
Özetle...
Türkiye ya özerk kurulları masaya yatıracak ya da özerk kurullar hep ameliyat masasında kalacak!
* "Davul siyasetçinin sırtında, tokmak bürokratın elinde" modeli, AK Parti döneminde kabul görmedi. Hep ara formül arandı.
* Bir kurumun özerkliği, topluma sağladığı fayda ile ölçülür. Kuruma devredilen yetki, sadece bürokratik manivela için kullanılıyor, geniş kitlelere yarar sağlamıyorsa, orada sürprize açık durum var demektir.
* AK Parti hükümetleri, SPK için ideal yöneticiyi de bir türlü bulamadı. Kurul ya siyaseten "farklı uçlara savruldu" ve çatışmalar yaşadı ya da "makul" diye önerilenler o işin adamı çıkmadı.
* SPK, yer yer "etik" sorunlarla da boğuştu. Kurul üst yönetiminde bazı isimler şeffaf ve hesap verebilir olmaktan uzaklaştı. Kurumda ise nitelik değil giderek nicelik ağır bastı.
* Özerk kurullar piyasa ve siyasetçi ile ilişkilerin sınırını da çoğu kez doğru tayin edemedi.
Özetle...
Türkiye ya özerk kurulları masaya yatıracak ya da özerk kurullar hep ameliyat masasında kalacak!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.