Denetim ve denetmenlik üzerine güncel tespitler
Şöyle acı bir olay yaşandığını düşünelim. İşyerinde kaza olmuş. Ve birden devlet kapınıza yığılmış. Ama ne yığılma? Kazanın ardından "iş sağlığı ve güvenliği" önlemleri için "İş Müfettişleri" geliyor. Kaza sonucu işçiler ölmüşse bu kez "Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişleri" devreye giriyor. Sadece yaralanma olayı varsa "Sosyal Güvenlik Kurumu Denetmenleri" gönderiliyor. Hem ölüm hem yaralanma söz konusu ise "üç ayrı denetim elemanı" konuyu inceliyor. Bu durum ister istemez bürokrasi yaratıyor. Çalışma hayatı bir bütün iken her denetim elemanının görev ve yetkisi farklı olduğundan, bir işveren üç değişik denetim elemanı ile karşı karşıya geliyor... Kuşkusuz para hırsı ile canların hiçe sayılmasına tolerans gösterilemez. Ancak denetimdeki çok başlılık da savunulamaz. Maliye Bakanlığı'nda olduğu gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu'ndaki müfettiş ve denetmenler tek çatı altında toplanabilir. Maliye'deki hatalardan ders, iyi uygulamalardan örnek alınarak dağınık denetim yapısı düzeltilebilir.
***
Söz denetimden açılmışken. O, 33 yaşında, idealist bir kamu görevlisi. Maliye'nin yeterlik sınavında dereceye girmiş, çalışacağı ili tercih etmiş. Ankara'nın doğusunu istemiş ve heyecanla "Milli Emlak Denetmeni" olarak göreve başlamış. Ancak 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bir gecede "Denetmen" unvanı kaldırılıp "Defterdarlık Uzmanı"na dönüştürülüvermiş. Haliyle morali bozulmuş. Nasıl bozulmasın? Statü kaybına mı yansın? Yeterliği olmayan, düz memurken tek sınavla aynı unvanı alan ama kendisinden fazla maaş kazananlara mı?
Parayı mesele yapmadığını söylüyor lakin kamu mallarını koruyan bu insana 2.700 TL ödeniyor. Evet yanlış okumadınız, 2.700 TL.
Bu ve benzeri örnek o kadar çok ki Anayasa Mahkemesi'nin aylardır gündeminde duran KHK'larla ilgili kararını bir an önce vermesi ve beklentileri, belirsizlikleri gidermesi gerekiyor!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.