Şu Sayıştay meselesi-2
Ankara bürokrasi mahfillerinde olan biteni anlatmak bakımından geçtiğimiz hafta ele aldığım Sayıştay Yasası değişikliği konusu, beklediğimden de fazla ilgi çekti... Önce, sıcağı sıcağına iki hususu paylaşayım. Sonra, tespit ve tahminlerimi aktarayım.
Güncel hususlar şöyle:
1- Sayıştay Yasası'nda yapılmak istenen değişiklik, "şimdilik" kaydı ile gündemden düştü. Ama Meclis tatile girmeden bir torba yasa içinde bazı düzeltmeler yapılması ihtimal dahilinde.
2- Sayıştay koridorlarında, yasa değişikliğini Maliye kurmaylarının tetiklediği kanaati hâkim. Hatta ben de Maliye geleneğinin "kurumsal hesap verebilirlik" iştahını sorgulayan bir yazı yazdım. Bunun üzerine Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal aradı. Dedi ki... "Bakanlık'ta bir iç genelge yayımladım. Sayıştay denetçilerine her türlü bilgi ve belgenin verilmesini bizzat talimatlandırdım. Maliye olarak denetimden kaçınmak gibi bir durumumuz yok. Allah'a şükür boğazımızdan haram lokma geçmedi. Halihazırda yaşananlar, değişim sancısıdır!"
"Değişimin yönetimi için, yönetimde değişim!.."
Dolayısıyla mevcut AK Parti kadrolarının o formülü uyguladığı ve hatta "Herkes değişsin ama ben değişmeyeyim" yaklaşımına karşı bayrak açtığı söylenebilir. Bu nedenle siyasi alana yerleşen şu üç kanaat oldukça önem taşıyor:
Gelelim, ikinci noktaya... Yani bundan sonra ne olabileceğine?
Devlet yetkisi kullanan herkes, bir gün mutlaka hesabını vereceğini kabul ediyor. Bu nedenle milli irade adına yetkilendirilen Sayıştay hala kilit noktada duruyor. Ancak Sayıştay'ı yeniden yapılandırma fikrinde bir değişiklik görünmüyor. Anayasa Mahkemesi faktörü nedeni ile uygun model arayışı sürüyor. Muhtemelen... "Ofis Tipi Sayıştay" (İngiliz tarzı) kurulacak. Sayıştay, sadece denetime odaklanacak. Kurumlara, daha iyisini önerecek. İhtilafların çözümü ise Meclis'e bırakılacak. Sayıştay'ın yargı yetkisi de Danıştay'da kurulacak bir ihtisas dairesine aktarılacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.