Devlet! Yanılgı... Hukuk...
Devleti yönetmekle, yönetime etki etmek arasında ciddi fark vardır.
Devlet olduğunu sanmak ise büyük yanılgıdır! 1970'lerin başlarına kadar Marksist-sol ideolojiye sahip bir grup, devlet olduğunu sandı. Devletin, demir yumruğu ile karşılaştı. Ağır bedeller ödedi. Gencecik umutlar kayboldu. Acılar toplumun hafızasına kazındı.
1980'e doğru doludizgin gidilirken bu kez Ülkücü gençlik, devleti kendisi üzerinden tanımladı. Onlar da hata etti. Onlar da acılara katlandı. Onlar da dersler çıkardı.
1990'lar zaten devlet içinde devlet kimliğinin bir parladığı bir söndüğü kaotik yıllardı.
Teşbihte hata olmaz... Acaba, 2000'li yılların Türkiye'sinde devlet, "camialar" eliyle mi ete kemiğe büründürülmek isteniyor? Eğer öyle ise yine bir yanlış tekrar ediliyor.
Hizmet Hareketi mensupları, dershane tartışması ile başlayan, imalı beyanatlarla, gizli belge ataklarıyla derinleşen güncel süreçte özellikle "paralel devlet" vurgusundan hayli rahatsız olduklarını söylüyorlar. Siyasete ve devlete rağmen konuşlanmadıklarını savunuyorlar. "Bizim de hukukumuz gözetilmeli" diyorlar. Doğru, hukuk herkese lazım.
Vitrindeki aksiyonerlerin devlet algısı ve pozisyon alma biçimleri yüzünden camialar rencide edilmemeli.
Lakin... Herkes, her kurum, her hareket hukuk sınırları içinde kaldığı ve şeffaf olduğu ölçüde değerlidir. O ölçüde demokrasiye güç katar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.