Bosna, Suriye, Irak, KKTC, Ermenistan...
Etnik ve mezhebi kökenli ayrışma deyince ister istemez Suriye ve Irak akla geliyor. Dilerseniz burada sorucevapla devam edelim ve sözü Çavuşoğlu'na bırakalım:
9 Mayıs'ta başlıyor. Teçhizat ve personel taşıması biraz zaman aldı. ABD ile siyasi görüş ayrılığımız yok. İlk etapta 300 kişi gelecek. Yılsonuna kadar 2 bin kişiyi eğiteceğiz.
Eğitip donattığınız insanların alanda heba olmaması için güvenli bölgeler oluşturulması, lojistik destek verilmesi lazım.
Eğitilip donatılan insanların korunması için rejime, "Hava saldırıları yapmayacaksın, şu bölgelere girmeyeceksin" gibi bir uyarı sistemi düşünülüyor. Buna uyulmazsa tedbirler alınır.
Böyle bir şey yok. Doğrudan asker gönderme değil de danışmanlık gibi katkılar olabilir.
Şu anda Musul Ulusal Muhafızları oluşturuluyor. Biz de bunlara Musul merkezine 25 km uzaklıkta bir alanda eğit-donat desteği başlattık. Ayrıca bugüne kadar 1.600 Peşmerge'yi de eğitip donattık.
Evet, yeni bir sayfa açtık. Bağdat'tan olumlu karşılık da alıyoruz. Maliki döneminde Türk işadamlarına ihale yasağı getiren genelge kalktı mesela.
Ve iki kritik gündem daha... Kıbrıs ve Ermenistan!
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı 68 kuşağından. Türkiye ile yakın işbirliği içinde çalışacağını düşünüyorum. Ortak paydamız nedir? Çözüm. Burada görüş farkımız yok.
Maraş güven artırıcı önlem değil, müzakerenin asli unsurudur.
Ana vatan-yavru vatan KKTC'nin de benimsediği bir anlatımdır. Komplekse girmenin anlamı yok. Bu KKTC'yi küçümseme değildir.
Ermenistan, suni gündemlerle uğraşmanın bir faydası olmadığını anladığı gün ilişkilerimiz normalleşebilir. Önce zihinsel değişim sağlanmalı.
"Biz söyledik oldu" demek istemiyorum ama Washington'daki görüşmelerimizde hep bunu söyledik. ABD bu işlere prim vereceğine, Türkiye-Ermenistan, Ermenistan-Azerbaycan arasındaki sorunların çözümüne katkı sağlarsa kalıcı bir şey yapmış olur. Ermenistan tüm komşuları ile sorunlu. Türkiye'nin topraklarında gözü olan bir ülke. Nefretle toplumları ayrıştıran politikalarla bir yere varamaz. Zaten ABD'de sözde soykırım tasarılarına imza atan senatör sayısı azaldı. Kongre üyeleri bıkmış bunlardan. Bilgi yönüyle zehirlendiklerini söylüyorlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.