Neden “evet” neden “hayır”
AK Parti'nin kurumsal yapısının üstünlüğü, sandık sonuçları üzerindeki titiz çalışmada ve seçmenin mesajını doğru okuma kabiliyetinde kendini gösteriyor. 16 Nisan Referandumu'nun ardından gerek sandık bazlı gerekse saha nabzı içerikli bir dizi analiz kısa süre önce masaya yatırıldı. Hem "Evet"in hem de "Hayır"ın arkasındaki dinamikler dikkatlice değerlendirildi.
Bu yazımda ayrıca, Ankara özelindeki sonuçlara dair önemsediğim somut bilgi ve tespitleri de paylaşacağım.
Buna göre, "Evet" oylarının lokomotifi "Erdoğan sevgisi." Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a duyulan "sevgi ve güven" anayasa paketinin desteklenmesinin ana unsuru. Ekonomik ve siyasi istikrarı koruma çabası, terörle mücadelede devamlılık da diğer etkili başlıklar. Doğu ve Güneydoğu'da ise HDP'nin tarihi bir fırsatı heba etmesine gösterilen tepki kritik eşik.
İronik bir şekilde "Hayır" oylarında ise "Tek adam iddialarının" fazlasıyla etkisini gösterdiği anlaşılıyor. Ayrıca... Referanduma birkaç gün kala alevlendirilen "eyalet tartışmalarının" da "Evet" oylarını en az 1.5-2 puan aşağıya çektiği düşünülüyor.
Yüzde 55 ve üstünde beklenen "Evet"in yüzde 51.4'te kalması karşısında AK Parti kendi iç muhasebesini de tamamlıyor. Bu husus, "Bazı teşkilatlar ve belediyeler yeterince çalışmadı" biçiminde dışa vuruyor!
Tabii, Ankara'da yaşayan 40 bini aşkın FETÖ'cü memurun ihraç edilmesi de -aileleri ve yakın çevreleri ile birlikte düşünüldüğünde- başkent özelinde "Hayır" oyları bağlamında sonuçlar üretmiş.
Bütün bunların yanı sıra AK Parti'nin, 1 Kasım 2015'teki oy oranı ile 16 Nisan 2017 Referandumu'nda Ankara'dan çıkan "Evet" oylarının (yüzde 48.8) eşit olmasını da bir kenara not etmek gerek. Çok daha önemlisi referandumda "Evet" demeyenlerin, genel seçimde "AK Parti'ye oy vereceğini" söylemiş olması.
Netice olarak... Referandum süreci gösterdi ki algı yönetimi, olguların önüne geçebiliyor. Sanal âleme karşı ancak gerçeklikle mücadele edilebilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.