Dün değil yarın
Sanılıyordu ki 16 yıllık iktidar döneminden sonra yeni şeyler söylemek, yeni projeler sunmak, yeni Türkiye ideali anlatmak pek de kolay olmayacak!
Oysa öyle olmadığı görüldü. Önceki gün açıklanan 360 sayfalık AK Parti Seçim Beyannamesi'nin de teyit ettiği gibi "Daha yapacak çok iş var!" Lakin... Geçmişte yapılanları hatırlatmak kadar yarın yapılacakları sıralamak, yani icraat çerçevesi ile vaatler bütününe geniş kitleleri ikna etmek "Güçlü Liderlik" gerektiriyor.
Ve bugün, 59 milyon seçmen bir büyük tercihle karşı karşıya bulunuyor.
Ya "Güçlü Meclis, Güçlü Hükümet, Güçlü Türkiye" hedefinin hayata geçmesine oy verecek ya da tepkiselliğe, duygusallığa, ideolojik karşıtlığa teslim olarak bir büyük "belirsizliğe..." Kabul edelim ki Türkiye'nin bir "Fetret Devri'ne!" tahammülü yok. AK Parti ve liderine yöneltilecek her eleştiri günün sonunda bir muhasebeye tabi tutulduğunda veya ülkenin geleceği adına değerlendirildiğinde "sağduyu ağır basacak!"
Birincisi... Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile devletin nasıl dönüşeceği.
Devlet-Vatandaş ilişkisi genelde sorunlu, inişli-çıkışlı bir seyir izleyen Türkiye'de, geçmişin izlerinin nasıl silineceği, zihniyet kodlarının ne şekilde değişeceği hakikaten önemli. Devletin organizasyon şeması, bürokrasisi, hızı, kadroları yapısal reforma tabi tutulmadıkça Türkiye'nin prangalarından kurtulması mümkün olmayacak.
Bu gözle bakıldığında AK Parti Seçim Beyannamesi'ndeki şu satırlar dikkat çekici:
Bununla birlikte, meselenin "eşit vatandaşlık" temelinde ele alınması.
Nitekim seçim beyannamesinde, "Kapsayıcı ve evrensel değerlere dayalı bir vatandaşlık anlayışı içinde, birliğimizi ve bütünlüğümüzü pekiştirmeyi sürdüreceğiz... Toplumsal zenginliğimizin tüm unsurlarını çoğulcu bir yaklaşımla kucaklamaya devam edeceğiz" ifadesinin kullanılması da başlı başına bir gösterge.
Netice olarak... 24 Haziran'da sandığa gidildiğinde...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.