Paralel veya Sanal Aile Riski!
Öyle bir coğrafyada öyle bir memlekette yaşıyoruz ki bazen ağaçlardan ormanı göremediğimiz, görsek de yeterince harekete geçemediğimiz oluyor.
Konuların ağırlığı, gündemin sıcaklığı bilhassa sosyolojik sahadaki gelişmelere arzu ettiğimiz ölçüde eğilmemizi engelliyor. Çoğu zaman genellemelerle yetiniyor ya da özel gözlemlerimizle hüküm veriyoruz.
Bugün, "Türk toplumunun en güçlü yanı nedir?" diye sorduğumuzda, "Aile" cevabı ile karşılaşıyoruz. Klişe gibi görünse de bu cevap özünde doğru. Ekonomik ve toplumsal sahadaki pek çok sorunu aile içi dayanışma sayesinde aşabiliyoruz. Farklı ülkelerde, "sosyolojik patlama eşiği" olarak görülen olayları, Türk ailesinin özgün karakteri ile krize dönüşmeden çözebiliyoruz. Sözde...
Aileye, ailemize çok değer veriyoruz.
Lakin...
En çok yıprattığımız, en çok yıpranan kurumun aile olduğu gerçeği ile yüzleşmiyoruz.
Ben de genellemede bulunmanın hata payını kabul ederek devam etmek istiyorum.
Artık... Formatlı insan yetiştirme iddiasının büyük ölçüde karşılığını yitirdiğini -istesek de istemesek de- kabul etmek zorundayız. Bununla birlikte, insanın insan olma vasfından kaynaklanan özelliklerini, bu topraklara özgü inanç birikimini, geleneği, göreneği, ortak kültürü, vatan ve millet sevgisini kazandırarak, küresel insanların yetiştiği şartlarda olduğumuzun bilinci ile davranmamız.
Aile...
Çok kıymetli. Her türlü dışsal tehdide karşı, aile birliğini, aile içi sahiplenme duygusunu, hayırlı evlat yetiştirme motivasyonunu koruyup kollamalı, kimsenin kimseye bu sahada üstünlük empoze etmesine fırsat tanımamalıyız...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.