Piyasadaki, iki hatta çok yüzlüler!
Esasen pekçok alan veya ilişki biçimi için geçerlidir: "İki yüzlülük!"
Bugün asli konumuz ekonomi olduğu için iki hatta çok yüzlü piyasa ilişkilerine değinmeyi ve Ankara'yı bağlayan yönlerini ele almayı önemsiyorum.
Şimdi işaret edeceğim husus, sadece bugüne özgü olmadığı gibi Türk siyasetinin, haliyle o siyasetin yapıldığı ekonomik ve sosyolojik zeminin de yapısal problemlerindendir.
Öncelikle hatırlatmak isterim ki...
Ekonomide, "sihirli değnek" yoktur.
"Kararlar, tercihler ve tedbirler" vardır.
Hedefe ulaşmak yani ekonomiyi sürdürülebilir istikrar içinde iş, aş üreten ve adil dağıtan koşullara taşımak, milletin güçlü desteğini, öngörülebilirliği, güven ortamını gerektirir. Kuşkusuz, dış gelişmelerin tüm bu çabaya katkı verecek şekilde cereyan etmesi de önemlidir.
Siz, Ankara'da ne kadar uğraşırsanız uğraşın...
İstanbul'da yani finans aleminde konuşlanan, hazine veya kambiyo işlemlerinde uzmanlaşmış, dış piyasalarla bağlantılı profesyonellerin, kimi akademisyenlerin ve dahi iş insanlarının size söyledikleri ile yabancı muhataplarına anlattıkları arasındaki fark kritiktir. Değil iki, çok yüzlü diye tanımlanacak bu davranış tarzı, bulaşıcı hastalık gibidir.
Ankara'ya, bakanlara, yardımcılarına, teknisyenlere ulaşmak için çırpınan çoğu ismin -işini etik çerçevede icra edenleri tenzih ederim- İstanbul'da, Londra'da, New York'ta özel mahfillerde sergiledikleri duruşun tutarsızlığıdır asıl sorunumuz.
Yoksa...
O bakan ne olacakmış? Şu mu gelecek, bu mu gidecekmiş kumpanyasının sahipleri ve sosyal medya uzantıları, hakikaten bu ülkeyi düşünmemektedir.
Peki, çare nedir?
Tabii ki karakter fukaralarını ayıklamak, milli heyecanı paylaşanları dünya görüşleri ne olursa olsun ortak bir paydada çalıştırmak, kamu kesiminde olabildiğince şeffaflığı ve dışsal denetimi hakim kılmak, milletten fedakarlık isterken o hassasiyeti siyasette, devlette de göstermektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.