
YAŞ... Sivil-asker ilişkilerinin dönüşümü
Bugün, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) günü. Türk Silahlı Kuvvetleri komuta yapısının şekillendiği, terfi silsilesinin belirlendiği önemli bir kavşak. Şuraların fotoğrafını ve gelişimini masaya yatırdığımızda, son 21 yılda sivilasker ilişkilerinde yaşanan dönüşümün tüm detaylarını görmek mümkün.
Eski Türkiye'nin YAŞ'ları...
Genelkurmay başkanı ile (o dönem için) başbakanın aynı hizada oturduğu, askerlerin hazırladığı ve neredeyse sorgulanamaz kabul edilen dosyaların görüşüldüğü, sivil otoriteye hemen hiç takdir yetkisi bırakılmayan, format atılmış toplantılardı. Bundan da önemlisi... Gelecek on yılları belirleyen terfi dizisi de YAŞ'ta karara bağlanır; böylece sivil iradeye karşı anayasal sistemi koruma ve kollamaya (!) programlı komutanların devamlılığı sağlanırdı!
***
***







***
Ancak...Askerin görev ve sorumluluğunu tayin ederken... Yetki genişliğini Osmanlının son dönemine kadar götürür, modernleşmeye dair bilgileri ilk alan kurum olarak sınırlarsanız, orduyu halkın üstünde bir yerde konumlandırırsınız. Zorunlu askerlik kapsamında eğitim, insanî yardım, meslek edindirme, sağlık hizmeti, doğal afetlerle mücadele gibi işlevleri de dikkate aldığınızda... Asker, demokratik kontrol mekanizması dahilinde hassas bir dengeye oturmazsa, sadece kendi demokrasi algısıyla uyumlu olduğu ölçüde siyasetçiyi ve sivil otoriteyi içselleştirir! Bununla da kalmaz... İçe kapanık, grup bilincini pekiştiren, diyalog kanalları tıkalı bir silahlı kuvvetler yapısı ister istemez sivil-asker ilişkilerini sağlıksız bir rotaya sokar! Özetle... "Durumdan vazife çıkaran" askeri düzen, azmettirici sivil taraftarlarıyla da buluşur. Siyasi hırsları olan komutan profili ise bu anti demokratik resme son şeklini verir. Ki yakın tarihimiz bunun acı ve maliyetli örnekleriyle doludur!
***
Komutan eğitim modelinin yenilendiği, askerin yetişme tarzında Anayasa'ya bağlılığın ve sivil denetime açıklığın esas alındığı, liyakatli, günümüzün karmaşık güvenlik sınamalarına cevap verebilecek yetkinlikte bir yapı. Ve bir bu kadar mühim olanı da "milli ordu olma vasfının" titizlikle korunduğu, milletiyle ve milletten yetki alanlarla barışık, tanımlı asli görevine adanmış bir silahlı kuvvetler... İşte bu yolda kat edilen mesafe, Türkiye'nin kazanım hanesine yazılıdır!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.