NURULLAH GÜR

Sterlin tepetaklak

İngiliz sterlini Amerikan doları karşısında tarihin en düşük değerini gördü. Kral 3. Charles, uğurlu gelmedi diye düşünenler olabilir. Kabahat onda değil. İşleri asıl karıştıran, İngiltere'nin çiçeği burnunda Başbakanı Liz Truss. Yeni başbakan ekonomideki ilk icraatında çuvalladı. Eline yüzüne bulaştırdı. Enflasyonun son 40-45 yılın zirvesinde gezindiği bir dönemde enflasyonu daha da besleyecek gereksiz bir vergi indirimini devreye soktu.
Dünyadaki mevcut genel eğilim, varlıklı kesimden daha fazla vergi alma yönünde. Bu yönelişin çeşitli sebepleri var. Kamu bundan 15 sene öncesine kıyasla ekonomide daha aktif bir rol oynuyor. Altyapıdan teknolojiye, sağlıktan eğitime kadar birçok kritik alana yönelik kamu harcamaları artıyor. Neoliberalizmin neden olduğu enkazı temizlemek için bu bir zorunluluk. Bu harcamaları finanse etmek için ilave vergi gelirlerine ihtiyaç var. Gelir ve servet vergisi gibi uygulamalarla zenginlerden daha fazla vergi alınmaya çalışılmasının bir başka nedeni ise gelir dağılımını düzeltmek. Yani zenginden alıp fakire daha fazla vermek. İngiltere'nin vergi indirimi paketi ise bunun tam tersini yapıyor. Thatcher dönemini hatırlatan bu neoliberal politikanın harcamaları ve yatırımları teşvik ederek ekonomik büyümeyi desteklemesi bekleniyor. İktisadi faaliyetti belli kesimler için canlandırma ihtimali olsa da vergi indiriminin gelir ve servet eşitsizliği üzerinden İngiliz toplumuna bindireceği yükün maliyeti çok daha fazla olacaktır.

KAYMAK TABAKAYI MUTLU ETMEK İÇİN
İngiltere'nin kaymak tabakasını oluşturan yaklaşık 600 bin kişiyi ilgilendiren bu vergi indiriminin hazineye maliyeti 45 milyar sterlin. Bu yüksek meblağ için İngiliz hazinesinin ayırmış olduğu bir kaynak yok. Yani vergi indirimi borçlanma yoluyla finanse edilecek. Bu tercihe finans piyasalarının aşırı reaksiyon göstermesinin nedeni de bu. Piyasa, İngiliz hükümetine madem hazine sorumsuzca borçlanacak o zaman ben de daha fazla faiz talep ediyorum mesajı verdi. Hazine tahvillerine talep düşünce, faizler yükseldi. Enflasyonun daha da artacağı endişesi, yeni hükümete duyulan güveni sarstı. Sterlin çakıldı...
Bu gelişmeler, hazine tahvilleri üzerinden yüksek miktarda işlem yapan emeklilik fonlarını zora soktu. Emeklilik fonları topu dikmesin diye İngiltere Merkez Bankası (BoE) devreye girdi. BoE para politikasını sıkılaştırdığı bir dönemde 65 milyar sterlinlik tahvil alım programı açıklamak zorunda kaldı. Enflasyonu düşürmek için faizleri arttıran BoE'nin mevcut politika duruşuna tamamen zıt bir hamle bu. Başka çareleri olmadığı için bu çelişkiye imza attılar.

IMF AYAR VERDİ
IMF, İngiliz hükümetini açıktan eleştirdi. Toplumdaki gerçek ihtiyaç sahiplerini hedeflemeyen böylesi bir politikanın enflasyonu arttırmak ve gelir dağılımını bozmaktan başka bir işe yaramayacağına yönelik bir uyarı geldi. IMF yönetimi İngilizlere bu politika kararını gözden geçirme tavsiyesinde bulundu. İngiliz hükümetinin geri vites yapması çok olası gözükmüyor. Ama vergi indirimini yaparken bunu farklı bir kaynaktan finanse etmenin yollarını arayabilirler. Akla ilk, kemer sıkma politikaları geliyor. Liberal tandanslı ekonomi medyası ve finans piyasaları kemer sıkma politikaları için hükümete baskı oluşturmaya başladı bile. Altyapı yatırımlarını ertelemek ve kamu istihdamını azaltmak gibi önerilerle geliyorlar. Kemer sıkma politikalarının uygulanması durumunda bu işten en çok zarar görecek kesim yine dar gelirliler olacaktır. Hesap her türlü onlara kesilecek.

KÜRESEL DURGUNLUĞA DOĞRU
Dolar, küresel ekonomiye zarar verecek kadar aşırı değerli bir seviyeye çıktı. Faizler tüm dünyada artıyor. AB büyük bir enerji darboğazının kıyısında. Çin son 45 yılın en zayıf büyüme performansını sergiliyor. İngiltere ekonomisinin durumu ortada. Gelişen ülkeler evreninin ise kendine has problemleri var. Küresel ekonomi, salgının etkilerini üzerinden atacağı bir dönemde yeni bir girdaba doğru ilerliyor. Küresel durgunluk kaçınılmaz gibi. 2021'de yüzde 6 büyüyen küresel ekonominin bu yıl yüzde 3, 2023'te ise yüzde 2'ler civarında büyümesi bekleniyor. Yüksek faiz ve düşük büyüme döngüsünde gelişen ülkelerin borçlarını çevirmesi zor olacak. 1980'lerdekine benzer bir borç krizinin yaşanması durumunda küresel ekonominin başı fena halde ağrır. Gelişen ülkelerin bütçeyi ve borçlanma gereksinimini gözetmek için maliye politikalarını tam anlamıyla hedefe odaklı hale getirmeleri şart. Büyüme-enflasyon arasındaki hassas dengeyi yakalamak ve ekonomi politikalarına yönelik güveni güçlü tutmak gelişen ülkelerin dikkat etmeleri gereken diğer hususlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.