İhracat suya düştü

İhracatın çift haneli küçülüyor olması, bana göre terör kadar önemlidir ve bu konuda acilen tedbir geliştiremez isek başımıza çok fazla dert açacaktır. Aylık bazda %19.8, son 9 ayda % 10.0 ve son 12 ayda %7.6'lık gerilemesini sadece bayrama bağlamak, sorunu küçümsemek olur.
Eğer büyümenizin temel direklerinden biri ihracat ise ve bu ayak sürekli zayıflıyorsa, tedbir geliştirmekten başka çaremiz yok. Bu tedbiri kim geliştirecek? 70 bin ihracatçı kadar kamu, akademik dünya, TİM gibi örgütler ve ekonomi STK'ları acil eylem planı geliştirmeli, bunu hayata geçirecek adımlar atmalıdır.
Yeni seçimin ardından oluşacak hükümetin ekonomi ajandasındaki öncelikli sorun da budur. Terörle mücadelenin daha etkin ve sürdürülebilir olması da döviz kazandırıcı işlemlerin başında yer alan ihracatın başarısıyla mümkündür. Tek füzenin binlerce dolar olduğu savunma dünyasında şayet döviz üretemiyorsanız, başınız belada demektir. 70 cente muhtaç olduğumuz dönemler, çok çabuk geri gelebilir.
Üstelik ihracatın sadece cirosu değil, niteliği de daha önemli hale gelmiştir. 151 milyar $'dan 137 milyar $'a gerileyen ihracatı, kilosu 70 cent'lik çelik çomak satışıyla da yapamazsın. Bunun için kalite ve katma değer atağına geçmelisin Zira o çelikten ürettiğin helikopter ile ATAK'a geçersen kilogram fiyatı 10 bin $'a çıkar.
Şu anda ihracatın kilogram fiyatı 1.5 $ düzeyine saplanıp kalmış durumda... Oysa TRJet'in kilosu 2.300 $, milli uydunun kilosu 100 bin $.
Özetle katma değerli ihracata mecburuz ve ne yazık ki toplam ihracat içindeki nitelikli malın oranı %10'lar düzeyinde dahi değil.
Bütün dünyada ihracat düşüyor olabilir, savaş alanına dönmüş coğrafyamız yüzünden ihracatımız geriliyor olabilir. Bayram molası fazladan 2 milyar $'lık düşüşü izah edebilir. Dolar ile alıp euro ile satmanın kur farkından kaybımız artmış olabilir.
Bana göre ihracat suya düşmüştür. İnsan suya düştüğünde değil, suda kaldığında boğulur. İhracat dünyasında negatif ayrışmamızın sebeplerini doğru tahlil edip, sudan bahaneler üretmek yerine sudan çıkmanın yollarını aramamız gerekmez mi? Hem de derhal...