Bu pantolon bu kalıba uyar mı?
Sermaye güçlüğü çekiyoruz!.. Büyümek için sıcak paraya ihtiyacımız var. Sıcak parayla ilk kez 23 yıl önce tanıştık. Nedense sıcak parayı yönetme konusunda her zaman sınıfta kaldık!
Sıkıntılar Özal döneminde başladı, Ecevit'le tavana vurdu. Bulgaristan'a soba diye kum taşıyanlar, bir de vergi iadesi vurgunu yaptı.
Yani "Hortumcu krizi", kaçan sıcak paranın adı oldu.
Tam, "işler yoluna giriyor" derken bu kez ikinci büyük buhran geldi. 2007'de dünya altüst oldu.
Sarsıldık.
Neyse ki, akıllı davrandık. Devlet Baba devreye girdi. Genişletici "para ve mali" politikaları uyguladık.
Krizin etkisini azaltma konusunda kamu maliyesi doğru tepki verdi; kamu harcamaları artırıldı, vergiler düşürüldü. Bütçe açığı 13 milyar liradan 50 milyar liraya çıktı. Kamu, uygulanan politikanın yüklediği ek maliyeti göze aldı. Daha fazla faiz ödemeye bile "evet" dedi.
***
Kriz, uluslararası arenada likiditeyi artırınca, haliyle faizler düştü. Böylece bizim kamunun yüklendiği ek maliyet de beklenenin altında kaldı.
Peki, bankacılık sistemi ne yaptı?
Sektör, işini biliyor.
Krizde, "sağlam oynamayı" tercih etti.
Önce, kamunun vergileri düşürmesini bekledi. Sıcak para sağ olsun, sonra da düşen vergilerin etkisiyle canlanan piyasaları finanse etti.
Genişleyen kredi hacmi, bankacılık sistemini "aşırı kârla" tanıştırdı. Tatlı kâr, dünyadaki gelişmelerin tam tersiydi. Bu yolculuk hâlâ sürüyor. Bankacılık sisteminde kredi hacmi genişledikçe genişliyor. 15 Aralık'ta kredi hacmi 514 milyar liraya ulaştı, yılı 530 milyar lirayla kapatacak.
Oysa 2009 sonunda bayrak 397 milyar liradan alınmıştı.
***
Kredi hacmi yüzde 60 arttı. Bu bir çılgınlık.
Ekonomi yönetimi ve bürokratları, ne yapsın. Önlem aldılar.
İşte geçen hafta Merkez Bankası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), yine harekete geçti.
İkinci tedbir paketini açtı...
Ancak bankalar obez oldu, kredi hacminde genişleme sürüyor! Sorarım size, bu pantolon bu kalıba uyar mı?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.