Büyümek ya da büyüyememek!
Bu hafta hem küresel, hem de Türk ekonomisi check-up'tan geçiyor. Hafta boyunca bol bol veri açıklanacak. Uzun süredir büyümeyi unutan Fransa ve Almanya ile 20 yıldır savrulan Japonya'yı izleyeceğiz. Eylülde seçime gidecek, üreten ekonomiye sahip Almanya için bile büyüme sihirli kelime. Büyümeyen ekonomi istihdam yaratmıyor. İşsizlik sorununu çözemiyor. Borç yükünü azaltamıyor.
Avrupa'nın yıllardır en büyük korkusu enflasyon... Ancak son kriz tüm algılamaları değiştirdi. Dünyada parasal anlamda inanılmaz bir gevşeme yaşanırken enflasyon uçmadı. Hatta düşük enflasyon, büyümeye geri dönüş konusunda umut veriyor.
Ekonomiyi yönetenler, krizden çıkışta fiyatların artacağını, enflasyon olacağını biliyor. Fakat küresel ekonomi, ülkelerin enflasyonla mücadele etmeyi düşünecek noktaya gelmediğini gösteriyor.
Hayat herkes için zor. Türkiye için de kolay değil. Dün, sanayi üretim verisi beklenenin üzerinde geldi. Sanayi üretim endekslerinde bir, iki aylık yükseliş ve düşüşler pek bir anlam ifade etmez. Üç aylık yükseliş ve düşüşler büyüme ile ilgili fikir verir. Haziran ayı sanayi üretimi o yüzden önemliydi. Çünkü 10 Eylül'de GSMH açıklanacak.
2013'te ne kadar büyürüz? GSMH içinde ikinci çeyrek büyüme ne sağlar?
Bilgi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ege Yazgan, "Türkiye ikinci çeyrekte yüzde 3.5 civarında büyüyecek. Bunun biraz altı da olabilir, üstü de. Ama üçüncü ve dördüncü çeyrek büyümesi daha düşük gelecek. Şimdiden söyleyelim" diyor.
Büyümek ya da büyüyememek! Yüzde 6'nın üstünde büyüme istihdam yaratıyor. İkinci çeyrekte yüzde 3.5 büyüme Türkiye'ye yeter mi? Yazgan'a göre, "geç bile kaldık ama büyüme stratejisi değişmeli." Yeni büyüme modeli, tasarruf oranını artırmaya, katma değerli üretimden oluşan dış satıma dayanmalı. Teknoloji odaklı üretim, hatta buluş yapmalıyız.
En büyük ihracat pazarımız AB'nin durgunluktan çıkamadığı bir dönemde bunu söylemek kolay, yapmak zor. Israrcı olmalıyız. Başka yol yok.
Bugüne kadar iç talebe bağlı, dış finansmanla, konut ve servis sektörü öncülüğünde büyüdük. Para boldu, sıkıntı yoktu. Ama bol para çekilme hazırlığını sürdürüyor. Ne yapıp edip kısa vadeli sermaye alışkanlığından kurtulmalıyız. Kısa vadeli sermaye uyuşturucu gibi. Korkutan çelişki bu. 50 milyar dolar cari açıkla yüzde 6-7 büyürken bugün aynı parayla yüzde 3-4 zor büyüyoruz. Dikkatinizi çekeyim. Bu gittikçe büyüyecek bir kısır döngü.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.