Bir kadının TIR'la Viyana seferi
Ancak sorun çok büyük.
Malum Türkiye, 1963 Ankara Anlaşması'yla Avrupa Birliği'ne ortaklık etmiş, 1 Ocak 1996'dan beri de Gümrük Birliği'nin son dönemini gerçekleştirmişti.
Ama söz, malı taşıyan araca gelince Türkiye'ye, "Arkadaş bu hizmet sektörüne girer, dolayısıyla mal nasıl gelirse gelsin beni ilgilendirmez" dendi.
İşte Uluslararası Nakliyeciler Derneği yıllardır bu haksızlığı gidermenin mücadelesini veriyor. Kaldı ki iş sadece AB ile de sınırlı değil.
Birçok AB ülkesi bırakın Gümrük Birliği'ni, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarını da ihlal ediyor.
Çünkü DTÖ kurallarına göre transit taşımacılık engellenemez. Oysa burada engeli çıkaran ülkelerin başında Avusturya geliyor.
Avusturya Türk TIR'larına önce "Çevre kurallarını ihlal ediyorsunuz" dedi. Bunun üzerine Türkiye yeni çevreci Euro5 ve Euro6 standartlarından oluşan araçlar satın alarak 40 bin TIR'lık filosunu yeniledi.
Bu yüzden çevre gerekçesi anlamını yitirdi.
Fakat Avusturya gerekçesinde hâlâ ısrar ediyor. Engel çıkarmak için "TIR'lar trenle geçecek" demesine dedi, baktı ki Türkiye bunu da aşıyor, treni kaldırdı.
Bu tutum Türk taşımacılığına büyük darbe indirdi. Yetersiz kotalar, hukuk dışı uygulamalar, Türkiye'ye karşı yapılan ayrımcılık... Tüm bunlar Türk TIR şoförlerinin üzerlerine giydiği 'discrimination'ın (ayrımcılık) kısa özeti adeta.
İşte bir kadın olarak bu yüzden bir TIR'ın ön koltuğunda Viyana kapılarına dayanıp bu haksızlığı görmek istedim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.