Özel, 8 puan kaybettiğinin farkında mı?
Ana muhalefet partisi CHP, 47 yıl sonra yerel seçimlerden yüzde 38'le birinci parti çıkınca siyaset arenası da bir hayli hareketlendi. Hatta sürekli yenilgi psikolojisiyle siyasete ve hayata bakanlar da biraz olsun umutlandı. Bu sonuçta CHP içi iktidar değişiminin, hayat pahalılığının, seçimlerin yerel olmasının ve daha önemlisi yüzde 7'lere varan AK Parti seçmeninin partisini uyarmak için sandığa gitmemesinin büyük etkisi vardı. Ama yine de önemli bir başarıydı. Ne var ki bu başarı uzun sürmedi, seçimlerin üzerinden 6 ay geçmeden CHP gerilemeye, hatta AK Parti'nin de gerisine düşmeye başladı.
Birçok araştırma şirketinin son 6 aylık anket ortalamaları bile başa baş gösteriyor. GENAR'ın Ocak 2025 Türkiye Raporu'nda ise aradaki puan farkı 3 civarında. AK Parti yüzde 32.1, CHP yüzde 29.5...
Bu da yerel seçimlerin üzerinden bir yıl bile geçmeden CHP'nin 6 ile 8 puan arası oy kaybettiğini gösteriyor.
Peki yıllar sonra birinci çıkan bir parti neden bu pozisyonunu 6 ay bile koruyamadı? Üstelik muhalefette olmasına rağmen...
GENAR Raporu'nda bu soruya özet bir cevap var: "Alan araştırmalarımızda elde ettiğimiz veriler, siyasi partilerin oy oranları açısından önemli bir trende işaret ediyor. İktidar partisi AK Parti'de toparlanma, muhalefet partisi CHP'de ise durağanlık gözlemleniyor..."
Bu analize GENAR Başkanı İhsan Aktaş, parti içi iktidar kavgasını da ekliyor. Ona göre, parti yönetimi değişse de Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş arasında hiç bitmeyen iktidar savaşı, CHP'yi kavgalı parti olmaktan kurtaramadı.
Bu tespitlerin hepsi doğru... Ancak CHP'deki esas sorun, 22 yıllık AK Parti iktidarına karşı alternatif olabilecek bir siyaset ortaya koyamaması. Yerel seçim sonrası Özgür Özel, "normalleşme" siyasetiyle biraz fark yaratmak istese de başaramadı. Hatta daha da sertleşerek Kılıçdaroğlu'nu bile aratır oldu. Oysa birinciliği yakalayan CHP'nin asıl ihtiyacı, umut veren yeni bir siyaset üretmekti.
Hangi alana, hatta CHP içinde adı geçen hangi siyasi aktöre bakarsanız bakın, Türkiye'ye ve içinde bulunduğumuz bölgeye ya da altüst olan küresel sisteme ilişkin tek bir çözüm önerisi yok.
Hadi küresel boyutu geçtim, Türkiye'nin sıcak yaşadığı "terörsüz Türkiye" ve bölgeyi yakından ilgilendiren Suriye'deki halk devrimiyle ilgili CHP'den ufuk açıcı bir yaklaşım gördünüz mü?
Kamuoyu, bu konularda iddialı bir yolculuğa çıkan ve "İktidarla kavga eden siyasi aktör benim, cumhurbaşkanı adaylığı da benim hakkım" diye dayatan İBB Başkanı İmamoğlu'nun ne düşündüğünü de bilmiyor.
Bugünlerde gazete turuna çıkan ve gittiği her yerde "Ülkenin geleceği için bu iktidara kaybettirmek zorundayız" demenin ötesine geçmeyen bir İmamoğlu gerçeği var. Bir anlamda o da sonuçsuz kalan Demirtaş sloganını tekrarlıyor: "Seni başkan yaptırmayacağız." Başka bir şey yok.
Ortada güçlü ve umut veren bir siyaset olsa, bir ana muhalefet partisi böyle dar bir alana sıkışıp kalmaz. Hem ekonominin kötü gittiğinden, ülkenin kötü yönetildiğinden söz edecek ve erken seçim isteyeceksin hem de ana muhalefet partisi olarak son 6 ayda 6-8 puan arası oy kaybedeceksin. CHP'li siyasi aktörlerin, siyasetin önemini fark etmemeleri sadece CHP'ye değil asıl ülkeye zarar veriyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Mahmut Övür | Özel, 8 puan kaybettiğinin farkında mı?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.