En kötü geride kaldı
Piyasa, bugünlerde bunu tartışıyor. En kötü geride kaldı mı?
Geçen yazdan bu yana tabiri caizse yaprak kımıldamayan Borsa İstanbul'da umudun yükselmeye başladığını takip ediyoruz. Şubat ayı enflasyonunun beklentilerin altında aylık %2.27, yıllık %39.05 seviyesine gelmesi ve Merkez Bankası'nın faiz indirimine devam edip faiz oranını 42.5 seviyesine çekmesiyle borsada moraller yükseldi. 7 Mart Cuma günü hafta kapanışı 10.507 puandan oldu. Bir haftada %8 yükselişi takip ettik.
Konuştuğumuz piyasacılar, beklenti anketleri, yabancı raporlar ve uluslararası kuruluşlardan gelen görüşler, enflasyonda yıl sonu beklentilerinin %25-30 aralığında olacağı yönünde. MB'nin ise politika faizini %30'lar seviyesine çekebileceği beklentisi hakim.
Uzunca bir süredir daha risksiz alanlarda TL mevduatta, para piyasaları fonlarında, tahvilde bekleyen yatırımcının yeniden borsaya dönüşü için umutlar yükseldi. Özellikle faizin daha da gerilemesiyle birlikte girişlerin hızlanması bekleniyor. Elbette sadece içerdeki gelişmeler beklentileri şekillendirmiyor. Başta diplomatik gelişmeler, Trump'ın oyun bozan güçlü etkisi, ticaret savaşları ve tarifeler derken küresel alanda belirsizlik bulutu her geçen gün büyüyor. 19 Mart'ta Fed'in vereceği mesajlar da piyasalar için önemli olacak.
Dolayısıyla bu şartlar altında yatırımcının izlediği pek çok alan var. Borsada yükselişin devamı için ise endeksin 10.400 puanın üzerinde istikrar kazanması önemli. 10.700-11.200 dirençlerinin kırılması ise daha güçlü yükselişleri getirebilir. Yılsonu beklentilerini 15-16 bin puanlara çıkaranların olduğunu duymaya başladık bile. Bakalım yıllardır bekleyen borsa yatırımcısının yüzü gülecek mi?
AB'NİN TEK YOLU TÜRKİYE'NİN TAM ÜYELİĞİ
Borsada beklentiler alınır, gerçekler satılır. Bugünlerdeki en büyük beklenti ise Türkiye'nin AB üyeliği. Rusya- Ukrayna savaşı konusunda "barışın" adı geçse de uygulamaya henüz tarafların ne kadar yakın olduğu belli değil. Savaşın tarafları bir yana, en çok Trump'ın konuya dahil oluş şekli ve AB'nin tarihinin "en zorda" olduğu fotoğrafı dikkat çekiyor. Avrupa'da giderek kronikleşen liderlik sorunu ve Trump'ın saldırılarına karşı ne yapılacağının belirsizliği, birlikte umutsuzluğu da artırıyor. Bu noktada görülüyor ki AB, hiç olmadığı kadar Türkiye'ye ihtiyaç duyuyor. Ankara sürekli bir devlet başkanı ağırlıyor. Polonya Başbakanı Donald Tusk da Türkiye'nin bölgesel güvenlikte daha büyük çaplı bir rol üstlenmesi konusunu görüşmek üzere bu hafta Türkiye'yi ziyaret edeceğini açıkladı.
AB'nin bu çıkmazdan kurtuluşu için yapmaları gerekeni aslında Başkan Erdoğan defaatle açıklıyor: "Türkiye'nin AB'ye tam üyelik hedefini güçlü şekilde muhafaza ediyoruz. AB'nin de artık stratejik ve vizyoner tutum benimsemesini, üyelik müzakerelerimizin canlandırılmasını bekliyoruz."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.