Farklı pencereler
'Kuzey Güney'in Güney'i Buğra Gülsoy eski eşi Burcu Kara ile ilgili ilk kez konuşmuş ve şu cümleyi kurmuş; "Hayata baktığımız pencerelerimiz farklıydı". Tabii Buğra da haklı, son sözler hep böyle olur.
Daha altı ay önce üremeyi planlarsın, aşkından geberirsin, "Aşkım"lar havada uçuşur, o zaman pencere halleri söz konusu bile değildir. Kimse pencereye çıkıp da "Nereye bakıyor bu, acaba aynı yere mi bakıyoruz" demez.
Sonra ayrılık gündeme gelince bir anda pencereler, bakışlar, farklılıklar ortaya çıkar.
Eee ne diyeceksin el aleme. Herkes bir açıklama bekler. Salla pencereyi kurtul.
Peki; "Hayata baktığımız pencerelerimiz farklıydı?" aslında ne demektir?
Buğra ve Burcu'yu konu dışı bırakarak, bence aşağıdakilerden biri ya da birkaçı demektir;
Hayat bu, beş yüz tane pencere yok. Senin de benim de onun da bir hayatı var. Bazen birleşiriz bazen birleşemeyiz. Karmaşık görünmesine rağmen aslında bu kadar basit yani. Pencereymiş... Pencere dibin kara seninki benden kara. Yok o tencereydi.
Neyse.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.