Bu da mı kader?
Bana kimse "Kader" demesin. Kimse panikten, can telaşına düşmekten dem vurmasın. Diyarbakır'da yatılı Kur'an kursunda önceki gece 01.30 sularında yangın çıkıyor.
İçeride çocuklar var. Bir çocuk camdan atlayarak çevredekilere haber veriyor. Peki ne oluyor? İtfaiye olay yerine tam üç buçuk saat sonra geliyor. Hiç gelmeseymiş. Yangını köylüler söndürmeye çalışıyor.
Okuldaki yetkililer camdan atlayıp kurtuluyorlar. Ya çocuklar? Altı çocuk hayatını kaybediyor. Üç çocuk da yaralı.
Altı küçük can, altı emanet can ölüyor.
Yangın gibi bir felaket herkesin, her kurumun başına gelebilir elbet. Ve fakat burada büyük bir ihmal bulunduğu açık.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın 'Yangın Önleme ve Söndürme Yönergesi' kapı gibi karşımızda.
Binanın inşasından, kullanılması mecburi malzemelerden tutun yerleşim planının nasıl yapılması gerektiğine, yangın anında uyulacak kurallara, çocukların güvenliği için yapılması gereken yangın hollerine kadar tek tek anlatan bir yönerge bu.
Üşenmeyen internetten girsin okusun.
Bu yönergeye uyulsa ne kimse camdan atlamak zorunda kalırdı ne de çocuklarımızı kaybederdik.
Bu kader değil ihmaldir.
Çocuklarımızın hesabını kim soracaktır? Yoksa 'bir talihsizlik' olarak adlandırılıp bu konu da kapanacak mıdır?
Ben Milli Eğitim Bakanlığı'nın 'Yangın Önleme ve Söndürme Yönergesi' ışığında şu soruları sormak ve cevaplarını almak istiyorum:
Hadi bu soruların cevabını bekliyorum, bence siz de bekleyin. Çocuklarımızın hayatları bu kadar ucuz olmamalı değil mi?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.