İlle de selfie, iyi de neden selfie?
Yeni ayakkabılarından, kep atma törenine, aşk böceği hallerinden "Off çok sıkıldım" pozlarına, spor öncesine ve sonrasına, yeni kesilmiş saçlarına, eğlenceye, üzüntüye, isyana, cilveye, tatile, okula... her halimize, her günümüze, her durumumuza bir selfie.
Geçen gün bir dergi okuyorum, seyahat sayfasında Avrupa'da bir yeri yazıyorlar. Merakla satırları geziyorum.
Neden buraya gitmemiz gerektiğini yazdıkları bölüme dalıyorum.
Seyahati seviyorum, yeni yerleri dikkatle takip ediyorum.
Peki buraya gitmemiz için ilk neden neymiş? 'Çok güzel selfieler çekebilirsiniz'miş.
Denizi için, müzeleri için, tarihi yapıları için, gece hayatı için, alışveriş için tavsiye edilen yerler gördük de selfie için tavsiye edilenini ilk defa görüyorum. Lütfen sen de olaya dikkatini ver, satır satır altını oku sevgili okur.
Arz-talep meselesi bu olsa gerek.
Sonra bu sabah gazeteyi elime alınca 'Osmangazi Köprüsü'nde vatandaşın arabalardan inip inip köprüde selfie çektirdikleri haberini okuyorum.
İnternete girip küçük bir araştırma yapıyorum "Neden selfie?, selfie çekmeye bizi iten ruh hallerimiz nelerdir" gibisine. Bir sürü makale okuyorum.
Siz de benim gibi bu özçekim dalgasını merak ediyorsanız işte bulduklarım.
Ardından en iyi filtreyle selfieni taçlandıracaksın.
Amaç; en iyi halinle görünebilmek, göründüğün kadar iyi olmasan bile.... kaybedilen zamanınsa bir önemi yok.
Bunu da uzmanlar şuna bağlıyor;
Hayat o kadar merhametsiz, hızlı ve varlığımızı es geçer, önemsemez halde ki selfie ile işte "Heyyy! ben de buradayım" çığlıkları atıyor, biraz rahatlıyormuşuz.
Ne kadar yalnız, ne kadar mutsuz , ne kadar onaysızsan o kadar selfieye abanıyormuşsun.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.