Ben de korsan taksiye hayır diyorum
MAĞDURLAR: KENTİN SAKİNLERİ
'Eskiden' diye başlayan her şeyden nefret ederim ama öyle başlayıp 'bu işler böyle değildi,' diyeyim. Taksiler çok daha kontrollüydü. O da 'eskiden' olduğu için değil, o dönemin koşulları böyle bir durumu sağladığı içindi. Sonra göç denilen hadise her şeyi olduğu gibi o alanı da tahrip etti. Özellikle Güneydoğu Anadolu'dan gelen büyük kitlenin içinde genç, çalışma gücü olan, eğitimsiz ama eline nasılsa bir ehliyet geçirmiş olan çocuklar taksilerin direksiyonuna geçtiler ve bu süreç başladı. Bunun böyle olacağı belliydi ve 'kentlilik' bilincine yeterince sahip olmayan o insanların bu işte hiçbir kusuru yoktu. Onlar yapabileceklerini yapmaktaydı. Sistemin, kurumların, başta belediyeler olmak üzere bu işe el atması, o kitleyi eğitmesi, yönlendirmesi gerekirdi. Bu yapılmadı. Çok araştırdım, dernekler bazı kurslar düzenliyor ama içerikleri, kapsamları, nasıl 'kullanıldıkları' tahmin edebileceğiniz bir düzeydedir. Burada iki şey çıkıyor karşımıza. Birincisi bizim sistemle olan çatışmamız. Ne sistem kurmayı başarabiliyoruz ne de onu işletmeyi. Her şeyi 'korsanlaştırmak' gibi bir maharetimiz var. Sosyolojik bir durum bu ve üstünde çok çalışmayı gerektiriyor. Bir dönüşümün önceden tedbirini almak ve sistemi o yönde işletmek becerilerimiz arasında yok. O nedenle de her zaman diyorum ki, 'modernleşme' bizde sadece altyapı ve bazı kurumların 'göstermelik' olarak, biçimsel olarak mevcudiyetidir. Gerçek anlamda modernleşme demek olan akılcılık, işlevsellik, gerçekçilik ve sistem işletme tekniği söz konusu değildir. Taksicilik de bu minval üzere gidiyor. Zaten dolmuş dediğimiz şeyin adının halk arasında 'kaptıkaçtı' olarak kullanılması az şey mi ifade eder? İkincisi böyle bir modernlik anlayışına sahip olmadığımızdan hukukla olan ilişkimiz de sorunlu. Hukuki tabiriyle söyleyelim, murakabe, muaheze ve müeyyide yani en geniş anlamda denetim ve yaptırım bizde söz konusu olsa bile çok yetersiz. Kimse kimseye karşı hakkını resmi kurumlar nezdinde aramıyor. Hukuk sürecinin işlemediğini biliyor. Başına başka sorunlar açılacağından çekiniyor. O zaman ya lanet okuyup yoluna gidiyor ya da kendisi hakkını almaya çalıştığından kıyamet kopuyor, başına gelmedik iş kalmıyor. Taksicilik bütün bu kısıtlamaların, çıkmazların çok mükemmel bir göstergesi. Kentte yaşayanlar bu işin mağdurları. Burası gerçek. Şimdi bütün bunlardan sonra yeniden soralım şu İstanbul sokaklarını cevelan eden, 18 bin adet olduğu söylenen taksilerin hangisi korsan, hangisi değil. Siz cevabı verin, ben 'korsan taksiye hayır' diyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.