Yaz günleri, yazın günleri...

1 Bıçağın Ucu/Yaraya Tuz Basmak:
Madem ki, berbat, akıl almaz, anlamsız bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık, bütün darbelerin anası 27 Mayıs'la ilgili bir şeyler okumak gerekmez mi? Buyurun, iki birbirinden güzel roman. İkisi de, yazısı bile şiir olan Attila İlhan'dan. İki romanın fonunda da uzak, kırık, ilginç aşklar var. İki roman da Suat-Ümit-Demir üçgenini Kore Savaşı ve 27 Mayıs hazırlıkları içinde yakalıyor. Ama ne romanlar!...
2 Jean Echenoz kitapları:
Çok yıllar önce nasıl ve nereden olduysa elime bu büyük Fransız yazarın bir kitabı geçti: Chopin's Move. Çok şaşırmıştım. Hem çok ilginç, en üst notadan bir edebiyatçıydı hem de romanı iç içe geçen çemberlerle örülüydü. İngilizce, Fransız edebiyatına uzaktır. Ben de bu romanı (tıpkı yaşayan en büyük yazarlardan saydığım Pascal Quignard'ın romanları gibi) 1 kuruşa (evet, evet 1 kuruşa, üstelik ne nefis baskılar içinde) bulup almıştım. Kısacası, çok etkilendim. Derken diğer kitaplarını da okudum. Hepsi ince, küçük kitaplar. Yavaş yavaş Türkçeye çevriliyor. Helikopter Yayınları çıkardı. Bir kitap da Norgunk'tan. Bu yazı kendinize Echenoz yazı yapın. Sonbaharda konuşalım.
3 Dünyada Geçirdim Çocukluğumu:
Bu kadar nesnel ve aynı zamanda metafizik, lirik, romantik bir deyiş ancak Melih Cevdet Anday'ın olabilir. Onun Yeni Bir Dünya şiirinin ilk dizesi bu. Çok büyük bir şair, çok büyük bir denemeciydi Melih Cevdet. Bu kitap (Everest Yayınları) yapıtlarından seçmeler içeriyor. Zaten serinin adı: Tek Ciltte. Oyun, roman, şiir, deneme yazdı Melih Cevdet. Müthiş bir edebiyatçıdan büyük bir kazanç. İsteyen istediğini okusun.
4Refik Halid Karay kitapları: Efendim, Türkçe diye muhteşem bir dil vardır. Bilenin elinde dünyanın en lezzetli dillerinden biridir. O dil çok görkemli, oyuncaklı, akide şekeri gibi ağızda eriyen, çarkıfelek gibi binbir renk üreten bir üslup yaratır. Uzun sözün kısası, eski devirleri, dünyanın lezzetlerini, eşyanın nimetlerini, hayatın hakikatlerini, yazının faziletlerini görmek, duymak, bilmek için Refik Halid'in kitaplarını okuyunuz. İnkılap Yayınevi bütün kitaplarını basıyor. Okuyun da hangisini okursanız okuyun. Bakın hayat ne kadar güzel, çekici, coşkulu bir sahneye dönüşecek.
5 Berlin: Taş Şehir:
Bu bir çizgi roman. 1930'un Berlin'ini anlatıyor Jason Lutes. Ama ne anlatıyor. Müthiş bir desen, müthiş bir heyecan. Çizgi roman okumak zevktir. Ama çizgi romanların biraz karanlık bir yanı da olmalıdır. En azından ben o 'noir'ları (kara) severim. Tarih, insan, kent... Bu müthiş iki cildi, tek kusuru harflerinin çok küçük olması olan bu kitapları ben soluk soluğa okudum.
6 Emanet Şehir/Uzak Şehir:
Madem öyle, çizgi romandan bahis açtık o zaman bu iki kitabı da belirteyim. Levent Cantek/ Berat Pekmezci'nin yazdıkları/ çizdikleri bu romanlar da gelip o 'kara'nlığa saplanıyor. Çok zevkli, sıkı, sağlam bir edebiyat tadı veren, kuvvetli çizgileri olan iki kitap.
7 W. G. Sebald kitapları:
Can Yayınları basıyor bu çok ilginç yazarın kitaplarını. Hayat her zaman da marmelat yumuşaklığında değildir. Bazen bir takım acılar, bellek tortularıdır hayat. Sebald bu işin pirlerindendir. Üstelik bu sene Cem İleri onun hakkında bir kitap da yazdı: Okurun Belleği (Everest). Keşke bu kadar nötr ve pasif bir ad koymasaydı kitabına diyeceğim ama bizde zaten görülmeyen bir şey yapıyor, bir 'yabancı' yazar hakkında oturup incelemelerde bulunuyor. Sebald'ın ve İleri'nin birlikte okunması muhakkak ve muhteşem bir okuma şöleni olacak.
8 Bütün Eserleri.
Behçet Necatigil'in 100. doğum yıldönümüydü. Kutladık. Yapı Kredi müthiş bir iş yaptı, onun şiirlerden, okuma tiyatrosu parçalarından, mektuplarından, denemelerinden oluşan bütün eserlerini bastı. Kalın ve pahalı. O nedenle güzel ve anlamlı. Büyük ve büyülü bir dünya. Sadece bir yaz değil bir yaşam boyunca okunacak bir kitap.
9 Fotoğraf Bugün:
Akbank Sanat bastı bu mükemmel kitabı. Biliyorum Mark Durden'in çok önemli kitabını bulmak çok zor ama ne yapayım, bu, onu nefis ve çok önemli bir yapıt olmaktan çıkarmıyor ki. Çağdaş sanatın yeniden biçimlendirdiği fotoğrafın serüveni bu kitapta.
10 Bildiğiniz Gibi Değil:
Biliyorum, çok şık değil, insanın kendi yaptığı bir TV programını önermesi. Ama bu benimle ilgili bir şey değil. Ülkenin en parlak, en ilginç isimleri gelip haftalar boyu NTV'de yaptığım bu programa konuk oldu, birbirinden ilginç şeyler anlattı. Şimdi onları bu başlık altında NTV web sayfasında bulup izlemek mümkün. Onlar da bir tür 'okuma' olanağı veriyor. Üstelik ne içerikler, ne meseleler...