Çakma dünyalar
DİL FARKI NELER YAPIYOR!
Mesajı okuduktan sonra önce bir lahavle çekip sonra da "Hey güzel Allahım, döver misin, sabaha mı bırakırsın?" dedim. İşte bu satırlar, benim zaman zaman anlatmak istediğim şehirler arasındaki, özellikle de İstanbul ve Anadolu arasındaki dil farkına, 10 numara bir örnek aslında. Türkçe yazıyor yukarıda eyvallah ama ben onun tam olarak nasıl bir dünyada yaşadığını anlayamıyor ve önceliklerinin neler olduğuna, biraz da inanamıyorum. Ama büyük bir ihtimalle bu arkadaşa ben de "Oğlummm, geçende Balıkçı Hasan'da bir trança gömdük. Aklın durur. Yanında da bir büyüğü ağlattık tabii. Yalnız kabak çiçeği dolması yoktu, sabah erken uyanamamışlar, çiçekler kapanmış," desem. O da benim aslında bir balığın löp etinden, bir likitin sohbete ettiği yarenlikten ne kadar keyif aldığımı ve daha önemlisi bir balık ile bir içkinin neden bu kadar takdire şayan bulunduğunu, bir türlü anlamayacaktır. Ya da kabak çiçeklerinin sadece sabahın çok erken saatinde toplanması gerektiğini, saati kaçırmanın bazıları için ne kadar yıkıcı olduğunu anlatamazsın bir türlü. Ben nasıl altı üstü bir kumaş parçasına bir otomobil parası yatırmanın manasını kavrayamaz ve sonnn derece sıradan ve rüküş bulduğum bir cekete 'Babil'in Asma Bahçeleri' muamelesi yapılmasına akıl sır erdiremezsem. O da bir deniz kıyısında, yosun kokan masada, bir balığın hem yanağındaki o bir parçacık eti çıkarmaya çalışmanın hem de bir yandan tüketilen sıvının verdiği duygusallıkla o minik dişli balıktan özür dilemenin yarattığı tabloya aynı manasızlıkla bakacaktır. Benim açımdan sorun yok. Eleştiri yapılsın ama sonuçta herkes baksın kendi dalgasına... Fakaaaattt. Elin düttürü boktan ceketini beğenmedik diye, bizi dünyadan bihaber sayacak, yuh muh çekecek adamın da hani bir saniye ikiletmem, alnını karışlayıveririm. Herkesin yalan dünyası kendine. Herkes efelensin kendi dengine. Sonra alıverirsin o swarovskileri eline!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.