Dilimizde güzel bir deyim var: "tadında bırakmak." Ölçü kaçınca her hoşluğun tadı kaçar. 10 yıl önce Amerika'nın Devlet Başkanı Bill Clinton Türkiye'ye geldiğinde bir bebeği severken yumurcak onun burnunu sıktı. Herkes güldü. Şimdi çocuk 10 yaşında. Clinton tekrar ülkemizi ziyaret edince ikisi 'eski dostlar' diye buluşturuldu. Oğlan yine burnunu sıktı onun. Yine gülündü. Yine hoş... Ama çocuk eski dostundan yardım istemiş. Hoş mu, bilmiyorum. Bir bilgisayar, hadi belki bir burs istemekle kalsa, neyse. Ev de istemiş, ev! Ne münasebet? Büyüklerin verdiği akılla tabii. Clinton gülümsemeye çalışarak adamlarına "Küçüğün ihtiyaçlarını karşılamaya bakın," demiş. Basınımız bunu sevinçle haber yaptı. Onurumuz konusunda özensiz davranıldıkça burnum değil, ruhum sıkılmış gibi oluyorum.