Bu coğrafyada her tür kimlik çok yaralı
- Trabzonsporlu ev hanımı maç saatini üç gün evvelden bilir, o akşamki yemeği maçın bitiş düdüğüne denk getirir.
- Yaş ortalaması diğer takımların taraftarları gibi 20-25 değil, beşle 80 arasıdır.
- Tek tip değildirler. Çapa sallamaktan elleri nasır tutmuşu, fındık dalında yırtılmışı da vardır, ojeyle süslenmişi de. Okuma yazma bilmeyeni de vardır, kitap yazanı da.
- Ekmek fırınında gördükleri teknik direktöre taktik verirler.
- Trabzonspor çocuğu gibidir, ona haksızlık yapıldığında onlardan hırçınını bulamazsınız.
FENERBAHÇE NASIL KURTULUR?
Alex gitti ama bu dava bitmez. Kim haklıydı? Ben de hariçten gazel okuyayım:
- Alex Fenerbahçeliler için efsane midir? Onu onurlandırmak, doğru düzgün yollamak gerekiyor muydu? Evet.
- Peki gitmesi gerekiyor muydu? Yine evet. Çünkü zamanı gelince tüm efsaneler kenara çekilmeyi bilmeli. Daha büyük bir efsane için eski efsanesini aşabilmeli. Hikayesini aşamayan insan da, efsanesini aşamayan takımlar da patinaj yapar.
- Gelen galibiyetlere rağmen Aykut'la olur mu? Bence olmaz. Yıldırım'ın gölgesinde 'Kocaman' olunamaz.
- Aziz Yıldırım'la olur mu? En olmayacak şey bu. Fenerbahçe'nin yeni bir 'cumhuriyete' ihtiyacı var. 'Demokratik cumhuriyete.'
EHLİKEYF GALATASARAYLI'NIN NOTLARI
Ali Sami Yen'e sık sık giderdim, Arena Stadı ile ise ehlikeyf bir taraftar olmam hasebiyle müşerref olamamıştık. Sonunda Ülker'in davetlisi olarak geçenlerde oynanan Braga maçına gittim. İşte gözlemlerim:
- Arena Stadı ne kadar modern ve insani ise stada gidiş o kadar ilkel ve gayri insani. Otomobille de metroyla da ayrı bir çile.
- Hollandalı kültürel tarihçi Johan Huizinga, yeryüzünde insana ait her şeyin başlangıcının oyun olduğunu ileri sürer. Sanırım doğru, ama erkekler için daha doğru. Bir araya gelir gelmez çocuklaşıp, haylazlaşıyorlar. Üzerlerine bir 'hırtlık' geliyor.
- İnsanların 'kitle' haline geldikçe saldırganlaşmaya yatkın olduğunu bilirim, sanırım futbol da bu alanlardan birisi. Yoksa metronun sağının solunun yumruklanmasını nasıl açıklayabiliriz
- Taraftarlık, yan yana gelindiğinde 'toplu ayine' katılmak demek. Kendini bir gruba ait hissetmek. Sloganlara şarkılara katılmak. Bir vecd hali. Ve anladım ki, benim kitleyle sevinme, slogan atma halim 80'lerde kalmış. Yapamıyorum. Şener Şen'in Züğürt Ağa filmindeki domates satarken düştüğü duruma düşüyorum!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.