METİN SEVER

Kadın devriminin 'acil' sorunları!

"Bir odada iki kişi yaşıyorsa, aralarında bir iktidar ilişkisi başlamıştır." Pinter'in sözü. İktidar meselesinin kapsamını özetleyen nefis bir cümle. Yani, zihnimizin 'travma yanardağlarının' derin yarıklarından fışkıran ele geçirme, yönetme, güç arzularımız. Yaralı egolarımız. Ezilmemek isterken ezmelerimiz... Ve iktidarın kurumlaşmış cümle halleri. Cinsiyete dayalı iş bölümü. Bu iş bölümünün yarattığı toplumsal roller. Bu rolleri meşrulaştıran ideolojinin yeniden üretimi. Yani erkek egemen toplum. Kadın ve erkeğin bitmeyen savaşı, işte bu tel örgütlerle çevrili sahada oynanıyor hep. Bazen şehvet ve şefkatle ama daha çok şiddetle. Ve bu şiddet her geçen gün artıyor. Çünkü: - Cinsiyete dayalı iş bölümü çoktan çatırdadı. - Kadınının evde bitki bilgisi, çocuk bakımı, doğum bilgisiyle yetindiği dönem eskide kaldı. - Kadın evden çıkıyor artık. Erkek gibi 'hayvanın izini' sürüyor, 'avlıyor'! - İş bölümündeki bu değişim algılama, düşünme, duygulanma ve davranış biçimlerini de değiştirdi. Çatışmanın keskinleşmesinin nedeni de bu. Kadının erkeğin egemenlik sahasına girmesi. Artık 'egemenler' eskisi kadar güçlü; 'ezilenler' de eskisi kadar güçsüz değil. Peki! Bu kaçınılmaz çatışmayı; uzatmadan, 'demokratik, adil ve adaletli' bir 'toplumsal sözleşme' ile bitirmek mümkün mü? Bu 'İmralı sürecinden' çok daha zor! Çünkü bu savaş yüzyıllardır sürüyor. Ve iki cinsin geldiği yer henüz 'müzakere' aşamasının çok uzağında. Her iki cins de barışa hazır değil. 'Mazlumlar' da en az 'zalimler' kadar iktidarın diliyle konuşuyor. İki tarafın da dökülecek çok 'kanı' ve 'canı' var.


***

Yine de olası bir yol haritası için birkaç küçük not düşeyim: - Kadınların hedefi, iktidarı ele geçirmek değil, sönümlendirmek olmalı? - Çünkü her iktidar bir müddet sonra zalimleşir. Ve ben mazlumların zalimliğinden korkarım. - Mesele kimin kime biat edeceği değil, biat etmeden yaşayabilmektir. - Karşıtına, yani erkeğe benzeyerek daha iyi bir dünya kurmak mümkün değildir. - Devrim bugünden başlar! Hakim dili bugünden reddetmek gerekir. Evet, kadının güçsüz gösterilmesi bir hakim erkek ideolojisidir ama, buna yanıt 'Hayır, kadın güçlüdür' değildir. Mesele güçlü olmak değil, güç arayışından feragat etmektir. - Daha önceki yazılarımda da söylediğim gibi 'iktidar yorgunu' erkekler bu süreçte kadınların 'doğal müttefikidir'. Ama erkek 'dişileşirken', kadının 'erkekleşmesi' bu ittifakı baştan bitirir. Peki ne yapmalı? Bir 'bilinç sıçraması' gerekiyor. Hemen, şimdi, acilen! Bugünden yarına! Yani iktidardan soyunmak gerekiyor. Melezleşmek gerekiyor. 'Devletin sönümlenmesi' gibi her türlü 'iktidarın sönümlenmesi'ni hedeflemek gerekiyor. Çünkü 'Yok tek başına kurtuluş, ya hep beraber ya hiç!'

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.