Festivalin en çok tartışılan filmleri
DUYGU SELİ ARAYIŞI
Masallardan medet uman bir diğer film ise, 'Kürt sorununun Kürtçe filmi' Mın Dit / Gözlerimin Önünde. 90'ların Diyarbakırı'nın sosyal ve politik gerginliği üzerine bir film izleyince, 'ölü ele geçirilenler', 'şehit olanlar' ve 'faili meçhuller' hakkındaki haberler dışında, aslen 'sorun'un gündelik hayattaki tezahürü hakkında hiçbir şey bilmediğini hatırlıyor insan. İki Dil Bir Bavul, konuya dil meselesi üzerinden, zarifçe girmişti. Mın Dit daha ağır bir yerden, 'JİTEMcilik'le birlikte ele alıyor. İyi de ediyor ama 'gerekli bir film' olmanın ötesine geçemiyor. Anne-babası bir JİTEM operasyonuna kurban gidince sokaklara düşen iki küçük kardeşin macerasında, en kolaycı cinsten bir duygu seli arayışı ve inandırıcılığı hayli düşük bir intikam hikâyesi var. Sokakların yuttuğu gençlerin hikâyeleri ise, Kara Köpekler Havlarken ve Bornova Bornova'da. Ödüllü kısa filmleriyle tanınan Mehmet Bahadır Er'in (Maryna Gorbach'la birlikte yönettiği) ilk uzun metrajlısı, diyalogları, oyunculukları ve olay örgüsüyle, epey gerçekçi bir kenar mahalle ortamı kuruyor. Akıcı kurgusuyla da, zorlanmadan sürükleniyor. Ne var ki, güvercin besleyen iyi niyetli oğlan ve saflığının göstergesi olarak anaokulu öğretmenliği yapan kız arkadaşla, tanıdık formüllerden zaten çok uzak olmayan hikâyesini, klişe sularına biraz daha yaklaştırmış oluyor. Bornova Bornova, Kara Köpekler Havlarken'den daha küçük çaplı bir hikâyeye odaklı; tehlikenin izini mafya yerine, eş-dostla sınırlı bir mahalle ortamında sürüyor ve şaşırtıcı bir sona doğru ilerliyor. İnan Temelkuran, ilk filmi Made in Europe'da olduğu gibi, belgesel gözlemciliğine yakın bir anlatım dili kurmuş, ama bu sefer dramatik malzemesi daha sağlam. (Gerçi hikâye en kritik virajı biraz hızlı alıyor). Hem Kara Köpekler hem Bornova Bornova, alt ve orta sınıftan, eğitimsiz, mesleksiz delikanlıların, kentte var olmaya çalışırken zincirleme talihsizlikler sonucu şiddetin içine çekilişinin, saatli bomba gibi işleyen öyküsü. Tıpkı, yine bu yıl izlediğimiz, Gazi Mahallesi'ni mekân tutan Başka Semtin Çocukları gibi. Kısacası, Türk usulü bir La Haine arayışı sürüyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.