Kubbede hoş sada
Yaşar Bayboğan, Adana'nın Karaisalı ilçesinden çiftçi bir ailenin en büyük çocuğu…
Babasının varlığı 7 sülaleye yeter.
Ama babası "Oğlum Yaşar" demiş:
-Oku... Kendine, ailene, çevrene ve ülkene faydan olsun... Zira kendisine faydası olmayan birinin ülkesine hiç faydası olmaz.
Yaşar Bayboğan da babasının nasihatini dinlemiş, okumuş.
Banka müfettişi, banka müdürü, özel sektörde genel müdür olmuş.
Ardından "kolej" kurmuş, "üniversite" kurmuş.
"Çiftçiliğe" de devam etmiş.
-Amaaan sen de, işte geldik gidiyoruz... Ülkeye bir hayrımız dokunduysa ne mutlu.
- Bunca yıl neler gördünüz, geçirdiniz?
-Dünyada 2 şeyden korktum...
Bir, Allah'tan... İki, kötü bürokrattan.
- Bürokrat korkusu neden?
***
Zaman su gibi akıp gidiyor.
Yavuz ağabey bunları sanki dün yazmış gibi. A
ma tarih öyle demiyor.
Bakıyorum da aradan tam 5 yıl geçmiş.
Dile kolay,
Koca bir beş yıl.
Bir başka severdim babasını.
Çünkü mertti,
Çünkü yiğit adamdı,
Çünkü güzel biriydi,
Çünkü eğitim aşığıydı,
Çünkü iyi bir aile reisiydi,
Çünkü iyi bir babaydı.
Ve iyi bir dosttu.
Aynı zamanda iyi de bir işveren...
Zor olanı yaptı hep,
Kolay işler açmazdı onu,
Büyük hayaller kurar,
Büyük işler yapardı…
Banka müfettişi olarak başladığı iş hayatına daha sonra tekstilci olarak devam etmişti.
Ülkenin eğitim sıkıntısına çözüm bulmak hayaliyle yanıp tutuşmuştu hep.
Bunun için işini bırakıp önce Çağ Koleji'ni sonra da Çağ Üniversitesi'ni kurmuştu.
Yaşar ağabey haklı olarak "Eğitimde hırsızlık olmaz" derdi.
Örneğini de şöyle verirdi: Devlette veya özel okullardaki çalışkan çocukları transfer ederek onları sanki kendileri yetiştirmişçesine boy boy reklamlar vermek doğru değildir.
Adam gibi adamdı,
Nokta kadar menfaat için hiç virgül olmadı.
Yaşar ağebeyi de anamdan iki gün sonra 9 Temmuz'da kaybettik.
Adana'nın sarı sıcaklarının bastırdığı günlerde tatlı anam gibi, Yaşar ağabey de yetim bıraktı bizi.
Bu yüzden temmuzları sevmiyorum.
Çünkü hep sevdiklerimi benden aldı.
Oğlu Lütfi yanıma gelince, Yaşar ağabeysiz üç ay geçirdiğimizi farkettim birden.
Oysa daha dün gibiydi…
Lütfi titreyen sesiyle acı haberi vermişti bana…
Kardeşi Gökhan daha biricik babasını kaybettiğinden habersizdi…
Nasıl geçiyor zaman, H
ızını anlamak mümkün değil.
Sayılı nefesimizi farkında olmadan tüketirken keşke Yaşar ağabey gibi 'Bu kubbede hoş bir sada' bırakabilsek...
Ekonomi eğitimi alan Lütfi ile Gökhan herkesin hayran olduğu pırıl pırıl iki yavrumuz.
Şimdi bayrak onlarda.
Çağ Eğitim Kurumları emin ellerde kimse merak etmesin.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.