
"Küstüm"
Arada bir köşemi asıl sahiplerine, yani okurlarıma bırakıyorum…
Öyle güzel şeyler yazıyorlar ki kıskanmamak elde değil.
Mesela Can K...
Küsmeyi anlatmış bir yazısında…
Ne kadar naif ve gerçekçi…
Herkesin kendinden bir şeyler bulacağı derin anlamlı sözlerle dolu…
Ve,
"Küsmek dürüstlüktür, çocukçadır.
Ondan dolayı da saftır, yalansızdır…
Küsmek aslında 'seni seviyorumdur'
Vazgeçmemektir, "Beni anladır…"
Küsmek, "Kızdım ama hâlâ buradayımdır, gitmiyorumdur", "Gidemiyorumdur…"
Küsmek nazlanmaktır, yakın bilmektir, "Benim için değerlisindir..."
Küsmek, "Sevdiğini söyle demektir"
"Hadi anla" dır,
Küsmek umuttur, acıları bitirmektir, emin olmaktır…" diyerek bitirmiş mektubunu…
"Biri olmalı" diye başlamış yazısına ve bakın ne güzel anlatmış 'o' birini…
"Biri olmalı...
Korumalı kollamalı...
Nefesini ensemde hissedecek kadar yakın...
Sırtımı dayayabileceğim kadar güvenilir...
Korkmak sözcüğünün ne olduğunu unutturacak kadar korkusuz...
Biri olmalı...
Ağladığımda sebebini sormak yerine sarılmalı...
Açabilmeli sıcacık kollarını sarıp sarmalamalı...
Kollarında huzuru aşılamalı...
Derdim ne olursa olsun her şeyin sonu olmalı kolları...
Biri olmalı...
Sadece o her an o her düş o olmalı...
Sevmeli sevdiğini göstermeli...
Bırakıp gitmemeli
O biri sadece beni sevmeli..."
Çebi İstanbul eski Orman Başmüdürü…
Halen Çevre Bakanlığında müşavir.
Çebi'ye göre Yarbay Aşkın Öğreten hafriyat mafyası yüzünden intihar etmiş…
Çebi, "İnşaat sektörünün hızla geliştiği son yıllarda İstanbul'da hafriyat döküm yeri büyük bir gelir kaynağına dönüşmüştür. Çoğunluğu kamuya ait olan arazilerden oluşan söz konusu gelir kaynağı da yetki gaspı yaratılarak 'göstermelik projeler' ve sadece güçlüye hak tanıyan 'subjektif yöntemlerle' tamamen rantın hizmetine sunulmuştur. Bu durum, milyonlarca dolar değerinde haksız kazanca ve İstanbul coğrafyasının sel ve su baskını felaketlerine neden olacak kadar bozulmasına neden olmuştur" diyor.
Mektupta ayrıca Yarbay Aşkın Öğreten'in intihar etmeden bir kaç gün önce Askeri Savcılığa ihbar mektubu yazdığını; askeri alana 220 bin kamyon hafriyat döküldüğünü ve söz konusu hafriyat dökümünden dolayı yaklaşık 22 milyon TL tutarında yolsuzluk yapıldığı dile getirilmiş.
"Ben Subayevleri'nde Başbakanımızın oturduğu semtteyim. Bizim evimize de hırsız girdi, olay polise intikal etti, sonra çocuklar ifade için karakola gittiklerinde bir polis, telsizle diğer meslektaşına 'Zenginler fakirlere verseler onlar da çalmaz' diyerek hırsızlık olayını meşrulaştırdı."
Ardından da "Bu düşüncedeki bir polis, böylesi bir olayın üstüne ne derecede gidebilir" diye soruyor…
Anlaşılan yine Sayın Ankara Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya'ya iş düşecek…
Elçiye zeval yok demiştik daha önce…
Okurlarımızdan korkmadan sorunlarını yazmasını bekliyoruz…
Onlar bize, biz de ilgili makamlara bu sorunları ileteceğiz…
İyi pazarlar...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.