Savaş kötüdür
***
Ölümün ve öldürmenin ne denli kötü ve acımasız olduğunu, savaşın; eski komşuları, can dostları, arkadaşları bile anlamsız bir düşmanlığa nasıl mecbur ettiğini gösteren ibretlik bir sahneydi yaşananlar.
Bir zamanlar Osmanlı'nın hakimiyetinde olan,
Sonra Yunan'a geçen Kıbrıs...
Daha sonra iki halkın bir arada yaşamaya çalıştığı küçük Yeşil Ada...
Türklerle Rumların iç içe ve yan yana yaşadığı, birlikte türküler söyleyip halay çekebildiği günler, hey gidi günler...
1974'ten beri böyle bu… Nikos Sampson diye bir faşist çıkmasa,
EOKA diye ırkçı bir örgütlenme olmasa,
Başpiskopos Makarios bu gelişmeye alkış tutmasa,
Belki bugün 'Komşu' ile aramız yine iyi olacak,
Yeşil Hat diye bir sınır olmayacak,
***
Çünkü ölümdür savaş.
Biten hayat, sonlanan umut, kaybolan gelecektir sonunda.
Suriye'de de olsa kötüdür,
Vietnam ya da Kıbrıs'ta yapılsa da.
Öyle kötüdür ki,
Savaşa katılıp da hayatta kalsa,
Madalya filan da taksa göğsüne, 'gazi' diye onurlandırılsa da kötüdür;
Çünkü savaş, insan ırkının kendisiyle yaptığı en büyük kavgadır. K
endi geleceğine koyduğu dinamit,
Hayatta kalsa bile hiç bitmeyen bir travmadır savaş.
Bir türlü geçmeyen kâbus, kopan ayak, kol, bacak, kör olan göz, işitmeyen kulak...
Ve savaş hiç geçmeyen iç acısıdır insanın.
Ünlü yönetmen Oliver Stone'un Vietnam Savaşı'nın acılarını çarpıcı biçimde anlattığı filmini izlemediyseniz mutlaka izleyin derim.
Orada, muhafazakâr görüşlere sahip yurtsever bir Amerikalı gencin,
Vietnam'da yaşadıkları ve
***
Tekerlekli sandalyesi ile kendisini bir 'hiç' olarak hisseden gencin yaşadığı dram bütün acımasızlığı ile gözler önüne serilir.
Her savaşta olduğu gibi ölüm acısı,
Güney komşumuzun da ocağına düştü,
Yakıp kavuruyor.
Orada da sakat kalıyor insanlar.
Ve ölümler giderek 'insan' ve 'acı' olmaktan çıkıp birer 'sayıya' dönüşüyor zamanla.
Hama'da 30 kişi daha öldü.
Humus'ta ölenlerin sayısı 40'ı buldu.
Esed güçleri ile muhaliflerin savaşında bugüne kadar 7 bin kişi öldü...
Dün Suriye'nin başkenti Şam'da yaşanan intihar saldırısında Suriyeli bakanlar öldü.
…
Eşlerin dul, çocukların yetim, insanların nefessiz kaldığı her ölüm her savaş gibi Suriye'deki savaş da ölüm kusuyor artık.
Oysa barış yapmalı insan.
El ele tutuşur gibi konuşup çözmeli anlaşamadığı her ne varsa.
Vatan, millet, toprak, sınır elbette önemli ama ya insan hayatı?!
O halde sarılmalı beyaz güvercin uçuran şiirlere.
Şair Akgün Akova'ya selam göndermeli bu köşeden.
Bir köprü müdür üstüne gölgeler düşünce çöken
Halka açılamadan batan bir şirket
İki savaş arasında verilen çay molası mıdır barış
Yoksa
Hurdacıya söylediği son sözler mi
Bisikleti vurulan bir çocuğun
Söyle sevgilim
Einstein'ın Roosevelt'e yazdığı mektup mudur barış
Lozan'dan gelen telefon mu Mustafa Kemal'e
Çöplerini bilimin süpürdüğü bir sokak mıdır barış yoksa
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.