İkinci onay
Üç yıl önce Türkiye'nin iflas edip etmeyeceği tartışılıyordu. Bugün ise başarılı bir düzelmeyi kalıcı bir istikrara dönüştürüp dönüştürmeyeceği merak ediliyor."
"Financial Times" önceki gün böyle yazıyordu. Cevabı dün OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) verdi:
"Türkiye'nin makroekonomik ve yapısal politikaların yeniden düzenlenmesine dayalı ve büyümeye yönelik yeni ekonomik rejimi oturtabilmesi için hükümetin icraatına güvenin sarsılmaması hayati önem taşıyor. Bugüne kadar AB müktesebatına uyum, IMF ve Dünya Bankası ile sıkı işbirliği, icraatların sürdürülmesine çok ciddi katkıda bulundu. AB Komisyonu'nun tam üyelik amaçlı müzakerelerin açılması kararı -Aralık ayında AB Konseyi onaylarsa- Türkiye'nin yeni bir ekonomik rejime geçişi için destek işlevi görebilir."
OECD böylece Türkiye'nin istikrarlı, büyüyen bir ekonomiye sahip olabilmesinin sorumluluğunu iki kuruma emanet etti: Ankara'ya ve AB'ye. İyi de yaptı; AB liderlerine siyasal ve stratejik faktörlerin yanı sıra ekonomik vebal de yüklemiş oldu.
"Çünkü" diyor, "Türk kamuoyu yapılan reformların ve alınan sıkı önlemlerin AB ile müzakerelerin başlamasının ön koşulu olduğunu bildiği için destek verdi."
OECD'nin raporu -AB Komisyonu'nun kararından sonra- Türkiye'ye tam üyelik süreci için yakılan ikinci "yeşil ışık" anlamına geliyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.