Neden-sonuç ilişkisi
Gece TV kanalları arasında dolaşırken ekranda TRT Şeş belirdi. Bir süre izledik. Ve Türkiye'de Kürtçe'nin trajik tarihinin çeşitli sayfalarını anımsadık.
Belleğimizin kitaplığından örneğin 84 yıl önce bugünlerde (24 Eylül 1925) İçişleri Bakanı Mehmet Cemil Uybadın, Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kazım Karabekir ve Çankırı Milletvekili Abdülhalik Renda'dan oluşan komisyonun hazırladığı "Şark Islahat Planı"nı indirdik. "Gayet mahremdir" (Çok gizli) damgalı planda şu önlemler sıralanıyordu: "
Kürtçe'nin "Kaynakları"!
TRT Şeş'te sunucu Kurmanci lehçesinde haberleri okurken, bellek kitaplığımızdan daha yakın tarihli, 37 yıl öncesinden bir dosya indirdik: Devrimci Doğu Kültür Ocakları davası. Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen davada, savcının iddianamesinde şu "Tespitler" yer alıyordu:
"Türk ve Kürt kelimeleri aynı harflerin biraraya gelmesinden meydana gelen birleşik ortak bir değerdir. Türk milliyetçiliği Anayasamıza göre asla ırkçı değildir. Bilakis, soyut bir ırkçı görüş yerine, birleştirici, aynı hars (kültür) ve aynı kader birliğine dayanan ülkücü, ilerici bir milli ırkçılığı kabul etmiştir."
İddianamede şöyle bir "Bilimsel" görüş de vardı: "Kürtçe diye bir dil yoktur. Toplam kelimelerin 2.080'i Türkçe, 2.000'i Arapça, 1.030'u Farsça, 1.240'ı Zend, yani eski Farsça, 370'i Pehlevice, 120'si Ermenice, 100 kadarı Keldanice menşelidir. Yalnız 30 kelime Kürtçe vokabülerdir!"
Bunun üstüne sanıklardan Musa Anter dayanamayıp ayağa fırlamıştı: "Savcı bey '30 kelime Kürtçe' diyor. Tavuklar bile 50 kelimeyle konuşuyor. Ayıp olmuyor mu?"
TRT Şeş'te yeni bir program başlamak üzereydi. Bir an sesli düşündük: "PKK, Kürt sorununun nedeni mi, sonucu mu?" Sizce hangisi?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.