Umutlar ve korkular
Meclis'te "Milli Birlik ve Demokratik Açılım Projesi"nin genel görüşmelerinde hem umutlar dile getirildi, hem de korkular.
Umuda sarılanlar daha demokratik bir Türkiye, daha kaliteli bir demokrasi, daha özgür bir toplum özlemlerinden güç aldılar.
Korkularının arkasına sığınanlar ise, Balkan Savaşları'ndan bu yana toplumsal belleğe yuvalanmış bölünme travmasının sendromlarını dışa vurdular.
O korkular ve o travma bugüne kadar demokrasimizi zehirledi, tökezletti, "Çağdaş uygarlık düzeyi"ne erişmemizi engelledi.
O korkular ve o travma yüzünden en masum kültürel talepler bile DGM'lik suç sayıldı, insanlar cezaevlerinde çürütüldü.
Yine o korkular ve o travma yüzünden Türkiye deli gömleğinden farksız bir konjonktürün tutsağı oldu.
Yeter... Artık deli gömleğinden kurtulmak zorundayız.
Tabii yeni deliliklerin, yeni çılgınlıkların kapısını aralamadan.
Bunun da reçetesi belli:
Böyle bir toplumsal sözleşme veya uzlaşma gerçekleştirildikten sonra gerisi kolay.
Tasada ve kıvançta ortak muhteşem bir halkın yaşadığı coğrafyaya dönüştürürüz memleketimizi.
Göreceksiniz, başaracağız... Mutlaka başaracağız...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.