Yine Ermeni sorunu
Konumuz bugün de Türkiye ile Ermenistan arasında 31 Ağustos 2009'da paraf edilen ve 10 Ekim'de Zürih'te imzalanan iki protokol.
Yani "Diplomatik ilişkilerin kurulmasına dair protokol" ile "İlişkilerin geliştirilmesine dair protokol".
İlki sınırların açılması ve karşılıklı büyükelçi gönderilmesiyle iki devlet arasındaki, diğeri ise iki halk arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesini öngörüyor.
Ancak Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin getirdiği yorumlar ve koyduğu şerhlerle başlayan gerilim, süreci hızla bir duvara toslamaya doğru götürüyor. İşte son gelişmeler:
Açmazı aşmak için...
Bir-iki güne sığdırılan bu gelişmelerin anlamı şu: İki protokolün onay süreci donmak üzere. Ermenistan Parlamentosu onaylasa bile TBMM kılını kıpırdatmayacak. Ermenistan, tehcirin yıldönümü kabul ettiği 24 Nisan öncesinde "Soykırım" iddialarını tanıyan ülkelere yenilerini eklemek için diasporanın da çabaları ve desteğiyle diplomatik hamleye kalkışacak. ABD Kongresi dahil. Zaten Anayasa Mahkemesi'nin kararında "Türkiye-Ermenistan ilişkileri normalleşse bile soykırımın tanınması politikasından kesinlikle vazgeçilemeyeceği" belirtiliyor.
Peki hiç umut ışığı yok mu? Var. Aliyev'in de vurguladığı gibi, "Ermenistan'a ekonomik baskı yapmak." Bu baskılar etkili olur mu? Yanıtı Ermenistan Parlamentosu Bütçe ve Finans Komisyonu Başkanı Gagik Minasyan versin:
"2008 Ağustos'undaki Osetya savaşında bizi dünyaya bağlayan Gürcistan koridoru birkaç gün kapanınca ne ciddi ekonomik sorunlar yaşadığımızı unutmayın. Ya o koridor birkaç ay kapalı kalsaydı, ne yapardık? O nedenle Türkiye-Ermenistan sınırının açılması stratejik önem taşıyor."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.