
Bayram
Bugün "3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü". Yani bizim bayramımız. Gerçi Türk gazetecileri her yıl 10 Ocak'ta da "Çalışan Gazeteciler Günü"nü kutluyor. Ama o ulusal bir gün, 3 Mayıs ise küresel.
Dünyanın bir "Gazeteciler günü"ne sahip olmasını Afrikalı meslektaşlarımıza borçluyuz. Namibya'nın Windhoek kentinde 29 Nisan-3 Mayıs 1991 tarihleri arasında Afrika'da çoğulcu ve bağımsız basının geliştirilmesi konulu bir seminer düzenlendi. O toplantının ardından 3 Mayıs'ta bir bildiri yayınlandı. "Windhoek Deklarasyonu" adıyla basın tarihine geçen bu bildiride, bir ülkede demokrasinin güçlenmesi ve ekonominin gelişmesinde bağımsız basının hayati önemi vurgulanıyordu.
İşte o etkinlikten iki yıl sonra Birleşmiş Milletler'in aldığı kararla 3 Mayıs "Dünya Basın Özgürlüğü Günü" ilan edildi.
Bu özel günümüz dolayısıyla yayınlanan mesajlara, verilen demeçlere bayılıyorum. Hepsi de öyle cafcaflı cümlelerle, öyle soylu dileklerle bezeniyor ki...
BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un son üç yıldaki mesajlarından seçtiğim cümleler bunlar.
Ama tüm bu iyiniyetli dilekler, ne yazık ki mesleğimizi ve gazetecileri korumaya yetmiyor.
İşte "Sınır tanımayan Gazeteciler"in son raporu: Geçen yıl 76 gazeteci öldürüldü, 33'ü kaçırıldı, 573'ü tutuklandı, 160'ı sürgüne gitti...
Totaliter ülkelerin cezaevlerinde yıllardır çürüyen meslektaşlarımız bu bilançoya dahil değil.
Diktatörlerin aileleriyle birlikte ortadan kaldırdığı gazeteciler bu rakamların dışında.
Can güvenliği için vatanını terk etmeye çalışan, bu amaçla başta "Sınır Tanımayan Gazeteciler" olmak üzere uluslararası basın örgütlerinden yardım bekleyen gazeteciler, bu tabloda yok.
Unutmayın ey okurlar; bizim güvenliğimiz aslında sizin güvenliğinizdir. Bizim bağımsızlığımız aslında sizin özgürlüğünüz ve bilgiye ulaşma hakkından yararlanmanızdır.
Bugün tüm dileklerim cezaevinde olan ve dünyanın çeşitli diyarlarında rehin tutulan meslektaşlarımla, dualarım ise mesleği uğruna hayatını yitiren gazetecilerle...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.