Nükleersiz Ortadoğu
Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nda imzası bulunan 189 ülke önceki akşam kimilerince "Tarihi" diye nitelenen bir uzlaşmaya vardılar: Ortadoğu'nun nükleer silahlardan arındırılması.
Aslında 28 sayfalık uzlaşma metni dört eylem planı öngörüyor. Bu planlar da Nükleer Silahların Yayılması Anlaşması'nın üç temel ilkesine dayanıyor: Nükleer silahsızlanma, üye ülkelerin nükleer programlarının barışçı olup olmadığını belirlemek için Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nca denetimi ve tüm ülkelerin nükleer enerjiden barışçı amaçlarla yararlanma hakkına sahip olması.
Uzlaşma metninde dört eylem planı öngörülüyor ama elbette herkes bunlardan birine, Ortadoğu'nun nükleersizleştirilmesi hedefine odaklanıyor.
Bugüne kadar İsrail'in nükleer silahlara sahip olup olmadığı konusunu deşelememeye özen gösteren ABD'nin bile alkışladığı bu karar hayata geçirilebilir mi? Keşke...
Ama aşılması çok güç engeller var. Birkaçını sayalım.
Mümkün mü? Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, "Araplar artık İsrail'le savaş istemiyor ama İsrail de barış müzakerelerine yanaşmıyor. İsrail istese bir haftada barış anlaşması gerçekleştirilebilir" diyor.
Demek ki, önce İsrail'i masaya oturtmak ve barış anlaşmasını imzalamadan kalkmasına izin vermemek şart. Tabii bu arada, Filistinliler'in birliğini sağlamak da şart. Alın size bir diken daha: Mahmut Abbas'a göre, Batı Şeria'da ve Gazze Şeridi'nde yaşayanların yeniden birleşmeleri iradesi Filistinliler'in elinden çıktı. Peki kimde? Abbas'ın cevabı: "İran'da!"
Döndük dolaştık; aynı adreslere, İsrail'e ve İran'a geldik.
Böyle bir konjonktürde Ortadoğu'nun nükleer silahlardan arınması çölde serap olmaktan öteye geçebilir mi?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.