Hedefler ve gerçekler
Milenyum yılında BM'nin o tarihteki 189 üyesinin devlet ve hükümet başkanları bir araya gelip dünyada yoksulluğu azaltmak için 8 hedef belirledi. 2015'te ulaşılması öngörülen hedefler şöyleydi:
Bu hafta New York'ta BM Genel Kurulu'ndan önce üç gün boyunca devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla "Bu hedeflerin neresindeyiz" konferansı yapıldı.
Açıklamalara, itiraflara, araştırmalara bakılırsa, gelinen nokta umut verici değil. Geçen 10 yılın sonuçları, 2015'te hedefin tutturulamayacağını gösteriyor. İşte tablodan birkaç kesit:
BM'deki konferansta kürsüye çıkanlar bu sonuçları irdelerken binbir dereden su getirdiler:
Kriz nedeniyle yardımların azalması gibi. Yoksullara yeni kaynaklar yaratılmasında uzlaşma sağlanamaması gibi. Yardımların yerine ulaşamaması gibi. Yolsuzlukla mücadelede sonuç alınamaması gibi...
Hepsi doğru. Ama hepsi körün fili tarifine benziyor. Hepsi asıl sorunun çevresinden dolaşıyor.
Asıl sorun? Küresel bir tabu: Nüfus artışı. Yoksul ülkelerde önlenemeyen nüfus artışı.
Thomas Robert Malthus'un teorisini veya kehanetini (Besin maddelerinin aritmetik, insanların geometrik çoğalması) doğrulatacak kadar hızlı nüfus artışı. Sınırlı doğal kaynakları kurutan, sürdürülebilir kalkınmanın canına okuyan nüfus artışı...
Bu "Tabu"ya insani boyutlarda (Kuşak yenilemeyi sağlayacak kadar nüfus artışıyla yetinmek) çözüm bulunamazsa, ne yoksulluk ortadan kalkacak, ne açlık, ne salgın hastalıklar, ne işsizlik.
Herkes, yani dünyamızın tüm liderleri bu gerçeği bal gibi biliyor ama hepsi başını çeviriyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.