ERDAL ŞAFAK

Konsey'deki hayalet

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun ısrarıyla geldiğimiz Strasbourg'daki izlenimlerimizi aktarmaya devam edelim.
Dün KKTC'nin Avrupa Konseyi'ndeki iki temsilcisinden biri olan Prof. Dr. Mehmet Çağlar'la sohbetimizi anlattık. Biraz daha devam edelim.
Çağlar'a sordum: "Kıbrıs'ta iki taraf da çözüm istiyor mu?"
Cevapladı: "Soruyu nasıl yönelttiğinize bağlı. Biliyorsunuz, referandumda Rumlar'da 'Hayır', bizim tarafta 'Evet' oyları ağır bastı. Kamuoyu araştırmalarında bizim tarafta 'İki federe devletçik temeli üstünde yükselen bir federal devlete dayalı çözüm istiyor musunuz?' diye sorulduğunda, yüzde 70-75 oranında 'Evet' çıkıyor ama 'Böyle bir çözümün gerçekleşebileceğine inanıyor musunuz?' diye sorduğunuzda, yine yüzde 70-75 düzeyinde 'Hayır' deniliyor. Yani bizim insanlarımız çözüm istiyorlar ama çözüm olacağına inanmıyorlar."
Sordum: "Ya Rum kesimi?"
Cevapladı: "Onlarda da çözüm isteyenler çoğunlukta ama çözüme ulaşılacağına inananlar azınlıkta."
Açıkçası, adalılar hık demiş Türkiye'nin burnundan düşmüş.
Bizde de hemen her ay bir yenisi yapılan Türkiye'nin AB üyeliği konulu kamuoyu araştırmalarında benzeri sonuçlar çıkmıyor mu?
Anketçi soruyor: "Türkiye'nin AB'ye girmesini destekliyor musunuz?"
Yanıt: "Evet... Evet..."
Sonuç: "Türkiye'de halkın yüzde 75 virgül bilmemkaçı AB üyeliğine destek veriyor."
İkinci soru: "Türkiye'nin AB'ye gireceğine inanıyor musunuz?"
Cevap: "Bilmem ki... Bizi alırlar mı ki... İstiyorum ama inanamıyorum..."
Yanıtlar toplanıyor, tasnif ediliyor, onca dereden su getiriliyor ama istenildiği kadar çırpınılsın, gerçek gizlenemiyor.
Gerçek: "Halkın yüzde 75 virgül bilmemkaçı Türkiye'nin AB'ye gireceğine inan(a)mıyor."
Bunları aktardım Çağlar'a ve ekledim: "Kaderimiz aynı. Siz Güney'le birleşerek AB'ye girmeye çalışıyorsunuz; biz ise sizin Güney'le aranızdaki düğümü çözmeye çalışıyormuş gibi yaparak AB'nin kapısını açmaya..."
Güldü; "Aslında ne siz o düğümü çözmeye hazırsınız, ne de biz adalılar geçmişi unutmaya..."
Gerisini ben getirdim: "Yani ne siz AB'ye girebileceksiniz, ne de biz..."
"Eeee... Statüko mu devam edip gidecek böyle?"
"Takma; nasıl olsa yeni bir statü bulunur veya icat edilir."
O bana baktı hüzünle; ben ona baktım muzipçe; dostça ayrıldık. İçim rahattı.
Ta ki, yarı Türkiyeli, yarı KKTC'li bir okurumun, Dr. Ali Erden'in e-mail'ini okuyuncaya kadar. Şöyle diyordu: "Bu yazıyı size KKTC'den gönderiyorum. 2003'ten beri KKTC'de yaşıyorum. Benim ve çocuklarımın hem TC vatandaşlığı, hem de KKTC vatandaşlığı var. Eşim Kıbrıs'ın yerlisi, Kıbrıslı bir Türk. Yani aynı zamanda Kıbrıs Cumhuriyeti (Rum tarafı) vatandaşı. Çocuklarımızın Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığını alabilmeleri için yaptığımız başvuru, sudan nedenlerle sürekli geciktiriliyor. Büyük oğlum 2004 doğumlu ve hâlâ vatandaşlığa kabul edilmedi. Bizler yurtdışı seyahatlerimizde sürekli olarak sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Eşim AB vatandaşlık haklarından yararlanırken, eş ve çocuklar bu haklardan mahrumuz. Bizler her seyahatte vize çıkartmak zorundayız. Vize için de birçok işlem gerekiyor. Bu işlemler ek maliyet ve zaman kaybına yol açıyor. Yurtdışı konferanslara gideceğimizde tarihleri kaçırmamıza neden de olabiliyor. Ayrıca benim çocuğum, annesinin yararlandığı haklardan yararlanamıyor. Benim durumumda olan ve KKTC'de yaşayan birçok kişi var. Bu kişiler 1974 sonrası buraya gelmişler ve yerleşmişler. Burada Kıbrıslı Türkler'le evlilik yapmışlar, Bunların çocukları ve eşleri de bu haklardan yararlanamıyor. Sizlerden istirhamım, bizlere yardım etmeniz. Öncelikle, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin çocuklarımızı vatandaşlığa kabul etmesini istiyoruz. Ya da en azından birlikte seyahatlerde, eş ve çocuklardan vize istenmesin. Bu konuda Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nı, sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nu bizler adına bilgilendirirseniz, çok mutlu oluruz."
Tamam; sevgili Ahmet Davutoğlu'na ve sevgili Çavuşoğlu'na iletelim; ama bireysel kurtuluş nereye kadar çözüm?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.