Dışarıya oyuncu verilmez, istemeyiniz!
Dizi sektöründeki herkese malum sırlardan sadece biri piyasaya düşünce (Orhan Kemal'in ifadesiyle) ortalık şirelendi.
Her şey ortaya dökülürse o zaman seyredin siz gümbürtüyü.
Demem o ki Ayşe Barım etrafında konuşulanlar sektörün sadece menajerlik ayağından ibaret. Yönetmen veya müzisyen kapatan yapım şirketlerinden tutun da kanal kapatanlara (ana akım televizyon kanallarından birine sadece bir yapım şirketi dizi yapabilir, diğer yapım şirketleri dizi projesi teklifinde dahi bulunamazlar) kadar daha bir yığın konu başlığı var.
İnceleme, soruşturma henüz devam ediyor; işin sonu nereye varır, bilemiyorum.
Benim bildiğim şudur: Şikâyetler üzerine yapımcı şirketlerini ve menajerlik kuruluşlarını incelemeye alan Rekabet Kurumu, dijital devlerden çok uluslu şirketlere kadar rekabet hukukuna aykırı iş çeviren kim varsa avuruna zavuruna bakmadan cezayı kesen saygın bir kamu kuruluşudur. Onun için yanlış yapan hesabını verir.
***
Türk Sineması'nın köşe taşlarından Ertem Eğilmez de Hababam Sınıf'larıyla ün kazandırdığı Kemal Sunal'la zamanla ters düşmüş, "Hababam Sınıfı Tatilde" (78) ve "Hababam Sınıfı Güle Güle" (81) adlı filmlerinde Kemal Sunal'a yer vermemişti. Bununla da kalmamış, Kemal Sunal'ın yerine Şener Şen'i ("Namuslu" ile) ikame etmeye çalışmıştı. Zamanla görevi Yavuz Turgul devralmış, kaportacılar gibi bir tek "Dışarıya Şener Şen verilmez" tabelası asmadığı kalmıştır.
Sezen Aksu da müziğin Ertem Eğilmez'i gibiydi. Demem o ki, tekelleşme hırsının müzikten sinemaya kadar girmediği sektör yoktur. Edebiyat hariç değildir diyeyim de varın gerisini siz hesap edin.
Lakin, bütün bunlar halihazırdaki dizi sektöründeki tekelleşmenin yanında son derece masum kalır.
***
Hâliyle, kıyasıya rekabet olacak, gayet doğal.
Gelgelelim, rekabet başka şey piyasayı kontrol etmek amacıyla yapımcıdan kanala, menajerden reklam şirketlerine kadar (hadi "çeteleşmek" demeyeyim) "devre kurmak" başka şeydir.
Devre dışında kalanlara amiyane tabirle "ekmek yok" ama niteliksiz, kifayetsiz muhteris veya çapsızlara kapılar ardında kadar açık!
Devre değilsen, değil yerli kanallara, Netflix'e bile iş yapman mümkün değildir.
Dahası hiçbir büyük markanın reklam yüzü de olamazsın.
Hele ki devreyi kuranların mesafeli olduğu yapım şirketleri veya kanallarda izinsiz yer alırsan aforoz edilmen işten bile değildir.
Devrede değilsen, yönetmen ve oyuncu menajerleri tarafından "Dışarıya takım verilmez, istemeyiniz" muamelesine maruz kalırsın.
Serbest piyasa gereği rekabet olacak elbette. Fakat serbest piyasanın da kuralları var, kimsecikler haksız rekabet yapamaz. Yaparsa da işte böyle Rekabet Kurumu yakasına yapışır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.