ŞEBNEM BURSALI

Ayasofya Kızıl Elma’dır

Ayasofya'nın ibadete açılması, vuslata ermek gibi aslında. Ama konunun sadece duygusal değil, devleti ilgilendiren yanı da var, tarihsel bir boyutu da var elbette. Türklerin Kızıl Elma ülküsüdür de biraz Ayasofya. Nasıl ki Kızıl Elma, Türk'ün cihan hakimiyeti ülküsünü temsil ediyorsa; bu ülkünün de sembolüdür biraz Ayasofya. Asıl anlatmak istediğim konuya geçmeden önce, tarihteki rivayeti hatırlatmak isterim.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un fethi sırasında surları toplarla vurur ama bir türlü yıkamaz. Umutsuzluğa düşer ve vazgeçmeyi bile düşünür. Tam bu sırada Hocası Ak Şemsettin bir rüyasını anlatır kendisine; "Ayasofya'nın kubbesinde Kızıl Elma görmüştür ve bu Kızıl Elma'yı ele geçiren kumandan en kudretli Padişah ve dünyanın hakimi olacaktır."
Bu rüyadan güç ve moral bulan Fatih Sultan Mehmet tekrar taarruza geçer ve İstanbul'un fethi gerçekleşir. Ama kubbeye bakarlar ve Kızıl Elma yoktur orada. Ak Şemsettin der ki; "Kızıl Elma senindir ama şimdi o Roma'da Papalığa ait San Pietro Kilisesi'nin mihrabında yerini almıştı."
Roma'nın fethedileceğine dair hadis-i şerifi de bilen Fatih Sultan Mehmet, yönünü İtalya'ya çevirir. Bu sefer Kızıl Elma Roma'dır. Ama; İtalya seferinde ölür.
Kızıl renk ve elma, eski Türk töresinde derin manalara sahip. Elma da, kızıl renk de muradı temsil eder. Bayrak kırmızıdır, gelinlik kırmızıdır, lohusa yatağı kırmızıdır. Kırmızı; her gün doğuşuyla dünyaya hayat ve ümit veren güneşin rengidir. Doğarken ve batarken altın top şeklindedir. İşte bu yüzden; Ayasofya'nın 5 asır sonra yeniden ibadete açılmasının anlamı; biraz da Kızıl Elma'dır. Milletlerin de bazı güçlü sembolleri vardır. Tarihsel, siyasal, manevi açıdan derin ruh ve mana taşırlar.
Ayasofya da bu milletin en güçlü sembollerinden, Kızıl Elma'larından biridir. Bugünkü değerler üzerinden konuşur isek; Türkiye Ayasofya'yı yeniden ibadete açma kararı alarak hem gücünü tekraren ilan etmiştir hem de kendi halkının en güçlü hayallerinden birisini gerçekleştirerek büyük moral kazandırmıştır.
CHP'ye ve onun Genel Başkanı'na bir çift sözüm olacak. Sözde Ayasofya'nın ibadete açılmasına karşı çıkmadı önce. Belki de; dünya devletlerinin baskısına güvenip, Erdoğan'ın bu kararı alabileceğine ihtimal vermediğinden böyle davrandı başta. Ama; iş ciddiye binince fabrika ayarlarına geri döndü ve Lozan'ı hatırlatmalar, Osmanlı Hukuku'na gem vurmalar, sırada hilafet var demeler ve daha neler neler. Bu millet sizi bugün de yarın da, nesiller sonrasında da hem vicdanlarında yargılayacak hem siyasi bedeli size ödetecektir. Ama şunu hiç unutmayın beyler; Ayasofya, tek başına bir taş yığını değildir. Sürekliliktir. Bizi büyük millet yapan ne varsa, Ayasofya'nın tarihinde vardır. 70 yıl önce merhum Menderes nasıl ki ezanı tekrar Arapça okutacak kararı aldı ve ölümsüzleşti ise; Tayyip Erdoğan da Ayasofya'yı yeniden ibadete açan iradeyi göstermesiyle; aynı ruh ve ölümsüzlüğü hak etmiştir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.