Nesiniz siz?

Aykut Kocaman, "Artık bu gücü hissetmiyorum ve kendimi görevden alıyorum" dedi. Sezon başından beri bu sarsıntılarla uğraştı ve hep şu cevabı verdi; "Yararlı olamayacağımı hissettiğim anda giderim. Bunun için kimsenin fikrini beklemem."
Ve yine bir kriz anında, "Doğru zaman geldiğinde bu kararı vereceğim" açıklamasını yaptı. Yani... Aykut Kocaman yolun kendisi için bitmeye başladığını, yorulduğunu, artık sorunları çözmekte zorlandığını, futbolun dışında gelişen olaylarda çaresiz kalmanın verdiği sıkıntıyı hissetti.
"Zarar verme" noktasını çok iyi tarttı, kimilerine göre iyi de bitse aynı açıklamayı yapacağı Karabükspor maçından sonra istifa etti.
Gece yarısı operasyonları, Başkan ve yöneticilerin ısrarlı ikna çabaları, futbolcuların sorumluluğu üstlerine almaları ile kararının altı saat sonrasında vazgeçme sinyalini verdi. Ortada ters giden çok şey var. Birincisi oyuncular: 7. haftada Kasımpaşa yenilgisi sonrası soyunma odasından "Hakkınızı helal edin" diye çıkan Aykut Kocaman'ı ikna etmek için yine aynı futbolcular odasını doldurdu. "Hata bizde... Suç bizde... Merak etme çıkıp kazanacağız" dediler. Hoca inandı, devam etti. Sonra... 17. hafta aynı futbolcular, bir öncekinden daha rezil bir performans sonrasında bırakmaya karar veren teknik adamın odasına girip yine aynı şeyleri söylüyorlar.
Aykut Kocaman'ın yerine koyun kendinizi... Bu futbolculara nasıl inanırsınız? İkincisi... Oyuncu grubu ile teknik adam arasında sorunlar varsa, ilk grup ikincisini sevmiyor ve saygı duymuyorsa; aynı Kasımpaşa veya Karabük maçları gibi performanslar izlersiniz. Vurdum duymaz, coşkusuz, hırstan uzak... Ama bu oyunu oynayanlar, "Hoca gitmesin" diye de kıyameti koparıyorlar. Nesiniz siz kardeşim; et mi, balık mı?