Takım gücü olmadan asla

Galatasaray maçının yarıda kalması, muhtemel mağlubiyeti, verilen 4 maçlık ceza ve Bilic'in cezası nedeniyle kenarda olmayışı... Bunların hepsinin Beşiktaş'ı etkilediğini gördük. Bu sezon Beşiktaş'ı anlatırken ve farkını vurgularken takım şeklinden ve hep doğru oyundan bahsediyorduk. Tabii ki Beşiktaş için oyuncuların bireysel performansı önemliydi bu farkın yaratılmasında ancak dün bunu hiç göremedik.
Oyunun başından itibaren Beşiktaş'ın o birlikteliği ve oluşan takım şekli gitmiş, tamamen geniş alanda bireysel bir takım fotoğrafı vardı. Öylesine oynanan ilk devrenin ardından ikinci yarının başında gelen gollerle kopan bir maç izledik.
Beşiktaş'ın hazırlık maçlarından beri yediği gollere bakarsak hep çabuk ataklardan geldiğini görürüz. Aynı dün geceki gibi. Diarra'nın koşularında geniş alanda yakalanan Escude ve Sivok'un zaafları vardı. Ayrıca Diarra'nın mükemmel vuruşları.
Kalan dakikalarda ne oldu diye baktığımızda, oyunu hiçbir zaman ele alamayan bir Beşiktaş ve değişiklikler yapıldıkça belki iyice gençleşen ama aynı zamanda toy bir takım vardı. Tıpkı G.Saray maçında olduğu gibi. Bazen geriye düştüğünüz maçlarda skoru değil önce oyunun karakterini değiştirmeniz gerekir. Bu da deneyimli oyuncu işidir.
Yeteneğiniz, beceriniz buna yetmez.
Beşiktaş'ın da buna ihtiyacı vardı Antalyaspor karşısında.
BİR MAĞLUBİYETTEN FAZLASI
Burada performansların mı oyunu, yoksa oyunun mu performansları etkilediğini söylemek zor. Ama Beşiktaş'ın oyunu için Olcay ile Gökhan Töre'nin çizgisi çok belirleyici oluyor. Bu iki oyuncu da dün sahada yoktu.
Sezon başından beri G.Saray maçı dahil, en az gol pozisyonun üretildiği maçı izledik. Umuyorum bu Beşiktaş için sadece bir mağlubiyettir.
Çünkü üst üste iki mağlubiyet, puan kaybından çok daha fazla kayıplar getirebilir böylesi kırılgan bir kadroda.

MAÇIN ADAMI: DİARRA