'Çete reisi' oyunu bozdu
Ona sorsanız sahada ağzında bıçakla dolaşan bir çete lideri. 'El Cholo' lakabını çok önceleri ülkesi Arjantin'de almıştı ama Avrupa'da forma giydiği kulüplerde sahadaki mafya lideri oldu hep.
Atletico gibi 'Kaybedenler Kulübü' İnter ile 1998'de UEFA Kupası'nı da kazandı, Serie A'da şampiyonluğun ne olduğunu taraftarının iki kuşağının bilmediği Lazio ile de mutlu sona ulaştı.
İNGİLİZLER ONDAN NEFRET ETTİ
İngilizlerin liginin kenarından geçmedi, çünkü Britanya topraklarında en nefret edilen Arjantinli olmayı başarmıştı. Avrupa görmüş her Güney Amerikalı gibi ülke futboluna eski kıtadan futbol felsefesi taşıdı. İtalya demek defans demekti ve Simeone'nin 30'lu yaşların ikinci yarısında başlayan teknik adamlık kariyeri de "Çanakkale geçilmez" ile başladı.
Estudiantes ile 2006'da şampiyon olduğunda takım kaptanı Lazio'dan eski takım arkadaşı Veron'du. İki yıl sonra River Plate ile şampiyon olduğunda takımın golcüsü Falcao ile de yıllar sonra Atletico Madrid'in soyunma odasında buluştu. Bıçkın Arjantinli için Avrupa'da ilk çalışılacak kulübün Sicilya'da Catania olması tesadüf müdür, bilinmez ama maç kaybedilince sokakların karıştığı topraklarda takımı küme düşme hattından çıkarıp kurtaran da Simeone oldu.
VEFA DEMEK DİEGO SİMEONE DEMEK
Vefa demek Diego Simeone demekti ve ilk çalıştığı Racing, ülkesine çağırınca koşa koşa gitti.
Altı ay sonra bir başka eski kulübü Atletico Madrid "Gel" dediğinde, yine koştuğu gibi... Çok gol yiyen Atletico Madrid'i iki ay içinde avuçlarında yoğurdu ve Ardalı kadro, o geldikten altı ay sonra Avrupa Ligi'ni kazandı. Yetmezdi... Üç ay sonra fiyakalı Chelsea'nin üzerinden dört golle silindir gibi geçtiler. Bu da yetmezdi.
Atletico Madrid, 14 yıldır tek bir derbi kazanamamıştı.
Kral Kupası finalinde Real Madrid'in stadı Santiago Bernabeu'ya çıkarken futbolcuları "Kupayı Real Madrid alacaksa, önce bizi öldürmeleri gerekiyor" diye sahaya yürüdü ve Simeone'nin çetesi 2-1 kazanıp, Madrid'de bir devri kapadı.
Sezon başı kampında 10 günde futbolcularına 120 kilometre koşturan bıçkın Arjantinli, bu sezon İspanya La Liga'da bir oyunbozan.
Yıllardır Real-Barça arasında gidip gelen şampiyonluğu devlerin elinden alan bir çete reisi.
Sensei-çekirge ilişkisi mühimdir hayatta. Sensei'ler çok şey öğrettikleri çekirgelerini hiç unutmaz.
Kendisini Arjantin'de keşfeden ve Avrupa'da (Pisa) ilk kez forma giymesini sağlayan teknik direktörünün hakkını ödeyemez Arjantinli... Gelin görün ki o teknik adam da bir takımı sıfırdan yarattı, gün geldi dünya futboluna Pirlo gibi bir maestroyu hediye etti ama o da en iyiler listesine giremedi. Kim mi?
Elbette ki Mircea Lucescu... 18 yıl önce kazanılan şampiyonlukta futbolcu olarak ter döken Simeone, oyunbozan olduğunu Camp Nou'da kanıtladı ve zaferini Arjantin'den gelen babasına sarılarak kutladı. Simeone büyük taktisyen mi? Belki değil ama büyük ve daha büyüyecek bir teknik adam. Takım olmak, savaşmak, sahaya canını vermek için çıkmak, onun prensipleri. Kendisine inanan 24 askeriyle iki büyük kale Barça ve Real'i yıkan bir komutan. Şimdi Lizbon'u fethetmeye gidecek. İşi kolay değil ama imkansız da değil. "İmkansız yoktur"u bu sezon Avrupa'ya zaten o öğretti.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.