Her yerde oynayamazsın!
Sevgili gençler, eskiyi bilemez... Herkes hatıralarıyla yaşar. Ama bu hatıralarda çok şey gizlidir. En fazla da tecrübe...
Ankaragücü'nde oynuyorum. Sonradan F.Bahçe'ye giden teknik direktörümüz Sabri Kiraz, gençlere önem veren bir hocaydı. Ufak aday futbolcu seçimleri yaparken, "Erman sen de bana yardım et" dedi. En az 100 çocuk var. Hangi mevkide oynadıklarını soruyor ona göre görev verip, oynatıyor. Bir çocuğun verdiği cevap; "Her yerde oynarım hocam." "Sen şöyle dur" diyor ve kenarda bekletiyor. Soruyorum "Hocam bu çocuğu niye sokmadın" diye. "Bu yaşta her yerde oynayamazsın, bir yerde oynarsın. Daha bu yaşta bu kadar oynamaya hakkın yok" cevabını veriyor. Bu benim belleğimde hep kaldı. Mustafa Denizli; futbolculuğu bırakıp, Galatasaray'a teknik direktör oluyor... Yer; Mithatpaşa Stadı (şimdiki yıkılan İnönü Stadı). Galatasaray- Fenerbahçe oynuyor. Denizli; Galatasaray'ın teknik direktörü, ben de hakemim. Dakika 89, skor 1-1... Galatasaray, Çarşı tribününün önünden deniz tarafına hücum ediyor. Topu süren oyuncu Rotariu, 3-4 tekme yiyor, kurtuluyor, avantaj uyguluyorum, tam ceza alanına girecekken Fenerbahçeli oyuncu yaradana sığınıp giriyor. Ters tarafa bakıyorum futbolculuktan kalma bir refleks. Tanju, ufak ufak ceza sahasına girip kaleye yaklaşıyor. Rotariu da onu görüyor ortalıyor ama öyle bir tekme yiyor ki reklam tabelalarına yapışıyor. Havalanan top Tanju'nun kafası ve 2-1 Galatasaray galip. Maç bitiyor Mustafa Denizli'den beyanat; "Hakeme de iteledik Fener'e de iteledik." Ben hakemliğe başladığımda diyorum ki; "Bitirdikten sonra MHK 'de görev almayacağım, gözlemcilik yapmayacağım." O günden bu güne de bir tek iş yapıyorum yorumculuk. Mustafa Denizli o itelediği Fenerbahçe'de görev yapıp, şampiyon oluyor... Hatta başkanı Aziz Yıldırım, "Bizi Mustafa Denizli şampiyon yapmadı" diyor. Hatta o Aziz Yıldırım benim gazeteci olarak yönelttiğim, "Başkan Mustafa Denizli sana mı, yönetime mi yoksa teknik komiteye mi bağlı çalışıyor" sorusuna "Allah'a bağlı çalışıyor" yanıtını veriyor. Ben yorumculuk yapıyorum o günden bugüne. Mustafa Denizli takımlar çalıştırıyor, boşta kaldığında da yorumculuk yapıyor. Beyler! Hem yorumculuk hem teknik direktörlük yaparsanız, birinden birini eksik yaparsınız, kamuoyunu aldatırsınız. Neden? Fazla uzatmayalım. Teknik direktörsünüz yorumculuk yapıyorsunuz... TFF'ye konuşabilir misiniz? Hayır... Hakemlere konuşabilir misiniz? Hayır... Teknik adamlara konuşabilir misiniz? Hayır. Futbolculara konuşabilir misiniz? Eh işte. Seyirciye konuşma şansınız, sıfır. Çünkü sonra bunların hepsiyle çalışacaksınız. O zaman nasıl yorumculuk yapacaksınız, eyyamın babasını. Karşınızdakiler de bunlara çanak tutarsa işte öyle yorumlar ve programlar olur.
Peki o konuştuklarınız size teknik adamlık yaptığınızda karşınıza gelmeyecek mi? Gelecek. Ama ne hakeme konuşabilirsiniz artık ne TFF'ye ne de yöneticilere. Her yerde oynayamazsınız kardeşim. Ama Türk futbolunda maalesef bir çete var. Bunlar çok yerle bağlantı içinde olup bu işleri götürmeye çalışıyorlar. Kameralar yalan söylemez. Gözünüze zoom yaptığında yalan mı doğru mu söylediğinizi gösterir. Yani her tarafta oynayamazsınız.
Kim durur, kim gider!
Terraneo temizlik için kiralanmış bir adamdır
(Bu yazı 8 Ağustos 2015 tarihinde yazılmıştır. Yeni değildir.)
Çok şey konuştu bir şey demedi!
Şenol Güneş, Sivasspor maçından sonra konuştu da konuştu, bir tek şunu diyemedi; "14. dakikada rakibinin tendonuna basan Quaresma'nın net atılması lazım. Bizim kazandığımız penaltı penaltı değil. Öyle penaltı istemiyorum. Bana da verilmesin rakiplerime de verilmesin. Sivas'ın 90. dakikada ki pozisyonu da net penaltı." Eğer bunları deseydi bundan sonra yapacağı bütün konuşmaları için "Helal olsun Şenol" derdim. Ama 100 tane cümle kullanır da bir şey söylemezsen yarın aleyhine olduğunda da inandırıcılığın olmaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.