Güle oynaya...

Beşiktaş'ın hem lig şampiyonluğu hem de Avrupa kulvarında gösterdiği başarılı performansı dolayısıyla teknik direktör Şenol Güneş'i, tüm futbolcuları, yöneticileri ve de müthiş taraftarını canı gönülden kutluyorum.
Beşiktaş eline geçen büyük avantajı son haftaya bırakmadan bitirmek için dün geceki maça motivasyonlu ve hızlı bir başlangıç yaptı. Babel'in alışılmış içe kat eden girişimlerinden birini sergileyip attığı sert ve düzgün şutta erken skor avantajı yakaladılar. Sonrasında kontrollerindeki oyunda Oğuzhan'la ikinciyi de bulup iyice rahatladılar. İkinci yarıda yine işin ciddiyetini elden hiç bırakmadılar. 2 gol daha bularak mutlu sona güle oynaya ulaştılar. Maçta en çok Tolgay'ı beğendim. Cenk de şahsi oynadığı için Şenol Güneş tarafından oyundan alındı.
Dünkü maç benim kafamda düşündüklerimin belgesi gibiydi. Bu sezon kendine çok iyi bakan yetenekli Quaresma takımın en önemli hücum gücü. Dün de belki Beşiktaş iyi oynadı 4 gol attı ama Quaresma varken çok daha akıcı hücum zenginliğine sahip oluyorlar. İki konu üzerinde durmak istiyorum. Bizde FIFA ve UEFA kuralları dışında dünyada benzeri olmayan uygulamalar yapılıyor. Önce seyircisiz maçlar belli bir süre kadın ve küçük çocuklara serbest bırakıldı. Neyse ki vazgeçildi. Sonra seyircisiz maçlara deplasman seyircisinin alınmasına başlandı. Böyle bir uygulamanın da dünyada benzeri yok. İvedilikle vazgeçilmeli. En sonunda da matematiksel olarak şampiyonluk belli değilken Gaziantep'te tribünlerin 4'te 3'ü Beşiktaş'a bırakıldı. Son derece yanlış bir durum. İlerde de bunun sıkıntıları ortaya çıkacak. Zaten Başakşehir'in yerinde Galatasaray ya da Fenerbahçe olsa bu uygulama yapılmayacaktı.
Son paragrafımı da hayranı olduğum Beşiktaş seyircisini eleştirmek için açıyorum. Abdullah Avcı ile dalga geçmeleri beni çok üzdü. Centilmen bir teknik adamın seyircisiz bir takımla son iki haftaya kadar şampiyonluk yarışının içinde olması, ligi ikinci bitirmesi ve Türkiye Kupası'nda finale kalması dalga geçilecek bir şey değil takdir edilmesi gereken bir durumdur.