İlk golden sonrası...

Beşiktaş'ın attığı penaltı golüyle oyunun bundan sonra nasıl oynanacağının resmi belli oldu. Maçın öncesinde beklenenin aksine önde basan ve oyunu forse eden bir Galatasaray; rakibi kendi yarı sahasında ve kalabalık bir savunma ile karşılayan bir Beşiktaş vardı sahada.
Ve oyun Beşiktaş'ın bulduğu ikinci gole kadar böyle oynandı. Penaltı golüne gelince... Holosko'nun top sürme ve dripling özelliği gibi anlamsız bir müdahalenin getirdiği gereksiz bir penaltıydı.
Hagi'nin ilk onbirine baktığımızda, bana göre Ali Turan tercihi büyük yanlışıydı. Sabri'yi sağ savunmaya alıp Barış gibi bir orta sahayla başlaması çok daha mantıklı olurdu; ki bu yanlışından ikinci devrede vazgeçti.
Oyunda hep pozisyon arayan, önde oynayan Galatasaray'dı ama onların da ne bir yaratıcı pas ne de etkili bir vuruş özelliği olan oyuncuları vardı. Pozisyonlar olsa dahi golü bulması çok zor gözüküyordu.
Beşiktaş'ta gözüme en çok çarpan isim Aurelio oldu. Skorun oluşmasına etkisi olmasa da korunmasında büyük katkısı vardı.
YİNE KONTROL EDEMEDİLER
Beşiktaş için dün akşam olumsuz olan şey, her zaman yinelediğimiz gibi, öne geçtiği maçta oyunun kontrolünü eline alamamasıydı. Oysa çok erken yakaladığı golle oyunun resmini çok daha farklı hale getirip, daha rahat kazanabilirdi. Ersan'ın defanstaki bireysel hataları Galatasaray'a gol pozisyonları oluşturdu. Ama genele baktığımızda savunma diğer maçlara oranla daha dengeliydi. Tabii ki burada Beşiktaş'ın bulduğu golle birlikte savunmayı daha geride kurmasının da etkisi var. Hiç az adamla, çıplak yakalanmadı Beşiktaş.
Dün akşamki sonuç, hala ligin yukarılarına tırmanma şansı olan bir Beşiktaş ve artık şampiyonluğu ancak gelecek sezonun hayallerine bırakan bir Galatasaray ortaya çıkardı.
Hakem Cüneyt Çakır da son dönemdeki formuna yakışır bir maç yönetti.