'Futbol'un dersi

KAZAKİSTAN karşılaşması öncesi -bu satırların yazarı da dahil- herkes bu maçı çok kolay ve rahat geçeceğimiz görüşündeydi. Ancak futbol bir kere daha 'nasıl tahmin edilemez bir oyun' olduğunu gösterdi. Genel olarak baktığınızda oyun ve oyuncu kalitesi açısından çok önde olduğumuz bir takıma karşı sahada çok zorlandık.
Daha yetenekli olmanız futbolda kazanmak için yetmez. Etkili oynamak zorundasınız. Karşılaşmaya iki orta saha oyuncumuz Selçuk İnan ve Emre Belözoğlu ile 4-2-3-1 dizilişinde başladık. Burak'ın dışında rakip arkasına ve arasına koşu yapan başka oyuncumuz yoktu. Diğer oyunculara baktığımızda Arda olsun Kazım olsun topu ayağına isteyen oyuncular. Böyle de olunca hücumda pozisyon üretmekte zorlandık.
'Mehmet Ekici nasıl bir oyuncu' diye sorduğumuzda, 'çok yetenekli' cevabında kalıyoruz. Mehmet'in etkili olabilmesi için öne doğru oyununu geliştirmesi lazım. Ancak o zaman etkili oyunculuğundan bahsedebiliriz.
İkinci yarıya gelince çok erken bir Selçuk Şahin değişikliği yapıldığı görüşündeyim. Bu değişiklikle sadece oyuncu değil oyun değişikliğine de gidildi, sistemimiz 4-3-3 şeklini aldı. Bu esnada Kazakistan'ın beraberlik golü gelince tekrar ilk yarıdaki şeklimize dönmek zorunda kaldık.
İkinci yarıda skor avantajı lehimize olmasına karşın çok saçma bir gol yedik. Ama yine son dakika golüyle mucize bir galibiyet aldık. Belçika'nın berebarliğiyle birlikte gelen bu üç puan, Avusturya maçında elimizi çok rahatlatır, bizi play-off'a taşır. Bu maçta özellikle tribünlerde şahit olduğumuz bir olaya dikkat çekmek istiyorum. Kazakların golüne karşın tribünler son ana kadar pes etmedi. Aynı coşkuyla, inançla takımımızı desteklemeye devam etti. Milli takım taraftarında çok da alışık olmadığımız bu tavrı tebrik ediyorum.