HINCAL ULUÇ

Aşklarımın Şairi 80 yaşında!..

(D<ı>aha <ı>iki <ı>hafta <ı>geçmedi <ı>bu <ı>yazım <ı>yayınlanalı.. <ı>80 <ı>yaşını <ı>kutluyorduk.. <ı>Ölüm <ı>haberi <ı>geldi <ı>ardından, <ı>çarptı, <ı>yıktı <ı>bizi.. <ı>"Aslında <ı>gıpta <ı>etmeliyiz <ı>bu <ı>ölüme" <ı>dedim <ı>Yaşamdan <ı>Dakikalar'da.. <ı>80 <ı>yıl.. <ı>Hem <ı>de <ı>nasıl <ı>dolu <ı>dolu <ı>80 <ı>yıl.. <ı>Ne <ı>yapıtlar <ı>bırakmış <ı>arkasında <ı>ölümsüz.. <ı>Dünya <ı>durdukça <ı>yaşayacak <ı>bir <ı>ad <ı>yaratmış, <ı>Attila <ı>İlhan <ı>diye.. <ı>80 <ı>yaşında.. <ı>Kafa <ı>hala <ı>genç.. <ı>Hem <ı>de <ı>nasıl <ı>çalışıyor.. <ı>Kitap <ı>yazıyor <ı>son <ı>gününe <ı>kadar.. <ı>Fiziği <ı>de <ı>zinde.. <ı>Balığa <ı>çıkıyor <ı>sevdikleri <ı>ile <ı>son <ı>gününde.. <ı>Kimseye <ı>muhtaç <ı>olmadan.. <ı>Kimseye <ı>eğilmeden.. <ı>Dimdik.. <ı>Ağaçlar <ı>ayakta <ı>ölür <ı>ya.. <ı>Öylesi.. <ı>Attila <ı>İlhan <ı>gibi <ı>yaşamak.. <ı>Attila <ı>İlhan <ı>gibi <ı>ölmek.. <ı>Gıpta <ı>edilmez <ı>mi?.. <ı>Attila <ı>İlhan <ı>80 <ı>yaşında <ı>kalacak <ı>artık <ı>sonsuza <ı>dek.. <ı>Her <ı>yıl <ı>bu <ı>zaman, <ı>80 <ı>yaşında <ı>olacak.. <ı>İçimden <ı>onun <ı>80 <ı>yaşını <ı>kutladığım <ı>yazısını <ı>yeniden <ı>yayınlamak <ı>geldi..)
80 yaşına basmış, gençliğimin şairi.. Gençliğimin tüm aşklarının.. Nice yıllara Attila Ağabey.. Attila.. İki T, tek L ile.. Ben de Atilla derdim hep.. Sonunda internette resmi sitesine girdim. Attila!..
Ne aşklar yaşadım onun dizeleri ile üniversite yıllarımda.. Adımı "Romantik"e çıkaran şeylerin başında onun şiirleri vardı..
Mumlu bir yemek masasında, elleri ellerimde iken.. Loş bir salonda, müthiş bir müzik eşliğinde birbirimize sarılmış dönerken.. Kulaklarına Attila İlhan fısıldardım, sevdiğimin..
Sonunda tanıştım Attila Ağabey'le.. Ankara'da, şimdi yok bir pastanede masası vardı. Orda otururdu hep.. Cumartesileri giderdim.. Anlatırdı.. Dinlerdim.. Böylesine anlatan görülmemiştir.. Nasıl renkli bir yaşamdı onunki.. Nasıl rengârenk anlatırdı. Nefesim kesilir dinlerdim..
Sonra İstanbul'a geldik..
O da.. Ben de..
İstanbul devasa bir kent.. Yutuyor insanları.. Dostluklar gönüllerde kalıyor, gözlerden ırak.. 80'li yılların sonuydu.. Erkekçe Dergisi için oturduk masanın başına bu kez.. Seda, Yiğiter, ben.. Usta anlattı, saatlerce.. Biz dinledik.. Paris'i, Paris'teki Attila İlhan'ı anlattı.. Kimse kalkamadı masadan.. Kaç sayı yayınladık, kelimesine dokunmadan..
On parmağında on marifet adamdır, Attila İlhan..
Romancı, gazeteci, senarist, şair.. Yazmakla ilgili ne kadar sanat varsa, içindedir özetle..
Ama ben en çok şair Attila İlhan'ı sevdim..
Çünkü onunla sevdim ben..
Hüznü de onunla tattım üstelik..
Tüm terk edilmişliklerimde de o vardı..
İşte onlardan biri.. Birincisi..
"Kimi sevsem sensin!.."
<ı>kimi <ı>sevsem <ı>sensin <ı>/ <ı>hayret
<ı>sevgi <ı>hepsini <ı>nasıl <ı>değiştiriyor
<ı>gözleri <ı>maviyken <ı>yaprak <ı>yeşili
<ı>senin <ı>sesinle <ı>konuşuyor <ı>elbet
<ı>yarım <ı>bakışları <ı>o <ı>kadar <ı>tehlikeli
<ı>senin <ı>sigaranı <ı>senin <ı>gibi <ı>içiyor
<ı>kimi <ı>sevsem <ı>sensin <ı>/ <ı>hayret
<ı>senden <ı>nedense <ı>vazgeçilemiyor
<ı>her <ı>şeyi <ı>terk <ı>ettim <ı>/ <ı>ne <ı>aşk <ı>ne <ı>şehvet
<ı>sarışın <ı>başladığım <ı>esmer <ı>bitiyor
<ı>anlaşılmaz <ı>yüzü <ı>koyu <ı>gölgeli
<ı>dudakları <ı>keskin <ı>kırmızı <ı>jilet
<ı>bir <ı>belaya <ı>çattık <ı>/ <ı>nasıl <ı>bitirmeli
<ı>gitar <ı>kımıldadı <ı>mı <ı>zaman <ı>deliniyor
<ı>kimi <ı>sevsem <ı>sensin <ı>/ <ı>hayret
<ı>kapıların <ı>kapalı <ı>girilemiyor
<ı>kimi <ı>sevsem <ı>sensin <ı>/ <ı>senden <ı>ibaret
<ı>hepsini <ı>senin <ı>adınla <ı>çağırıyorum
<ı>arkamdan <ı>şımarık <ı>gülüşüyorlar
<ı>getirdikleri <ı>yağmur <ı>/ <ı>sende <ı>unuttuğum
<ı>hani <ı>o <ı>sımsıcak <ı>iri <ı>çekirdekli
<ı>senin <ı>gibi <ı>vahşi <ı>öpüşüyorlar
<ı>kimi <ı>sevsem <ı>sensin <ı>/ <ı>hayret
<ı>in <ı>misin <ı>cin <ı>misin <ı>anlamıyorum
Satır başlarına mı takıldınız.. Attila Ağabey şiirlerinde büyük harf kullanmaz..
Ersan Cafeteria vardı 60'larda Ankara'da Sakarya Caddesi'nde.. Gençlerin buluşma yeri.. Üniversiteliler.. Kolejliler..
Bir öğlen yemek yiyorum orada.. Bir kız geçti masamın yanından ve tabağımın yanına bir kağıt düşürdü.. Kıza değil, kağıda baktım.. Kıza baktığımda, gitmişti..
Bıraktığı kağıtta, Attila İlhan dizeleri vardı..
<ı>boynuna <ı>o <ı>yeşil <ı>fuları <ı>sarma <ı>çocuk
<ı>gece <ı>trenlerine <ı>binme, <ı>kaybolursun
<ı>sokaklarda <ı>mızıka <ı>çalma <ı>çocuk <ı>vurulursun...
Son satırın üzeri çizilmiş, yerine "Hergün kafeteryaya gelme çocuk, vurulursun" yazılmıştı.
Kaç gün üst üste gittim, Ersan'a, yeşil fularım boynumda.. Bir daha gelmedi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.